Şu bizim bayrak meselemiz ve Lice
Herhangi bir kişiye, gruba, kuruluşa veya devlete karşı girişilen ve onları sonradan ağır sonuçlar verecek bir karşı eylemde bulunmaya zorlayan önceden tasarlanmış girişime provokasyon denir. Kışkırtma, tahrik olma gibi durumlar provokasyonun başarılı olmasıdır. Tıpkı Diyarbakır’da yaşanan bayrak indirme olayı gibi. Bölgede kalekol yapımlarının devam etmesi, çıkan olaylarda 2 vatandaşın hayatını kaybetmesi gibi durumlardan sonra yaşanan bayrak indirme olayı gündeme bomba gibi düştü. Bayrak bir değerdir. Bu değere bireylerin sevse de sevmese de saygı duyması gerekir. Bu konuda hemfikiriz. Keşke hemfikir olacağımız diğer konu devletin güvenlik güçleri tarafından sivil iki insanın öldürülmesine sessiz kalmamamız veya meşru bulmamamız olsaydı. Ancak böyle olmadı. Ölen iki insan Diyarbakır’da olduğu için yine normal karşıladık, her zamanki gibi yine kafamızı kuma gömdük. Neticede vicdanımız Sivas’tan ötede işlevini yapmıyor.
“YIĞIN DÜŞÜNMEZ, MARUZ KALIR”
Tekrar Bayrak olayına dönecek olursak yapılan bu çirkin hareket daha da çirkin hareketlerin ortaya çıkmasına yol açtı. Irkçılık gibi mesela. Türkiye’nin dört bir tarafında düzenlenen bazı bayrak mitinglerinde atılan sloganlar bilinçaltımızı o kadar güzel gösteriyor ki: “Bingöl Kürd’e mezar olacak, “Soysuza her gün Uludere her gün Lice”, “Dişe diş kana kan intikam, intikam” gibi. Halkımızın önemli bir bölümü bayrak provokasyonuna “gelerek” bu sloganı attı. Zaten slogan atmasına bile gerek düşünceler bu yönde. Sosyal medyaya bakıyoruz: “Ya sev ya terk et” temalı paylaşımlar, Kürt vatandaşları uyaranlar, onlar bu ülkeye ne verdi diyenler, Bir gece ansızın gelecek olanlar vs vs. Yani bayrağı indiren provokatör başarılı oluyor, akl-ı selim yerini düşünmeden hareket eden kişilere bırakıyor. Bugün vatandaşın, muhalefet partisinin liderinin dediği gibi provokatör o an vurulsaydı o provokatörü oraya yollayan insanlar başarılı olacaktı. Bir düşünün. Vurulduktan sonraki olacak görüntülerini gözünüzün önüne getirin. Elbette o kişinin elini kolunu sallaya sallaya askeri alana girmesi açısından askeri eleştirebiliriz ama o haddini bilmezi “vurmayan” ve itidalli açıklamalar yapan Genelkurmay Başkanlığını tebrik etmek gerek. Çünkü tansiyonu düşüren tek davranışı onlar gösterdi.
Bayrak hepimizin bayrağıysa, Çanakkale’de Bursa’lı ve Diyarbakır’lı dedelerimiz beraber savaştıysa sen bu bayrağı Doğu veya Güneydoğu’lu bir vatandaşı ötekileştirme aracı olarak kullanamazsın. İstismar edemezsin. Bayrağı indirmek ile bayrağı istismar etmek hemen hemen aynı şeydir. Bu bayrak hepimizin bayrağıysa –ki ben öyle düşünüyorum, tek bir etnik grubun bayrağı değilse yediden yetmişe herkes söylemlerine dikkat etmeli. Elinde bayrakla ırkçı, iğrenç sloganlar atanlar bayrağa en çok zarar veren kişilerdir.
1.5 senedir devam eden barış süreci (bazı yazarlar çatışmasızlık süreci ifadesini de kullanıyor) Devlet-Pkk denkleminde zarar görüyor. Devletin Karakol-Kalekol yapımlarına devam etmesi, insan hakları açısından adımların hala atılmaması, Pkk’nın yol kesip kimlik kontrolü yapması ve zaman zaman askerle çatışmaya girmesi süreci zora sokuyor.
“Lice’deki vatandaşlar neden karakol istemiyor ?” sorusuna gelecek olursak sizin sıcacık evlerinizden ahkam kestiğiniz bölgedeki karakollarda 90 lı yıllarda olağanüstü halden dolayı insanlar gözaltına alındı, işkence edildi, öldürüldü. Cenazeleri bile yıllar sonra ortaya çıktı ve hala da çıkıyor. Anneler çocuklarının kemiklerini hala arıyor. Lice’deki karakol protestolarına komik komik uyuşturucuya veya bahane ediyorlarlara bağlayacağınıza biraz merak etseniz “hakikati” görebileceksiniz; devletin ,medyanın yıllardır sizden sakladığı hakikati, gerçeği.
Bayrağı indiren provokatöre ve bayrak istismarcısı ırkçı kitlelere rağmen ihtiyacımız olan tek şeyi gerçekleştirmek; Barışa olan ümidimizi kaybetmememiz dileğiyle.
BABALAR GÜNÜNDE EVLAT ACISI YAŞAMAK
Babalar gününde bu satırları yazarken Lice’deki olaylara bir yenisi daha eklendi. 15 yaşında İbrahim Aras polisin attığı ses bombasıyla kafasından parçalanarak hayatını kaybetti. Devlet “baba” bir babayı da evlatsız bırakarak babalar gününü kutladı.