Emniyet müdürünün şikayetine beraat!

Tunceli’ye atanan eski Yenişehir Emniyet Müdürü Tuncay Gönültaş, Yenisehir.com’un sahibi T a y f u n   S ı r m a n hakkında kamu görevlisine basın yoluyla hakaret suçlamasıyla şikayette bulundu.

Dava beraatle sonuçlandı, mahkeme Sırman’ın suçsuz olduğuna karar verirken 1500 TL’lik avukatlık ücretinin Sırman’a ödenmesine hükmedildi. Sırman, şikayetin öncesini ve mahkeme sonucunu köşe yazısında değerlendirdi.

SIRMAN’IN YAZISI

7 Mayıs’ta adresime bir tebligat aldım.
‘Şüpheli’ sıfatıyla ifade vermek üzere Yenişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’na çağrılmıştım.
Savcılığa gittiğimde çağrılma sebebini öğrenmiş oldum.
Birkaç ay önce Tunceli’ye gönderilen dönemin Yenişehir İlçe Emniyet Müdürü Tuncay Gönültaş yazdığım 2 köşe yazısı hakkında şikayette bulunmuştu.
Gönültaş’ın hoşuna gitmeyen yazılardan biri 25 Mart 2014 tarihinde yenisehir.com’da yayınlanan “Emniyet Müdürü öyle buyurmuş” başlıklı yazı, diğeri ise 5 Mayıs 2014’te yayınlanan “Yenişehir’de asayiş berkemal mi?” başlıklı yazıydı.
Şikayete konu olan “Emniyet Müdürü öyle buyurmuş” başlığını taşıyan yazının hikayesi şöyle;
Yerel seçimlerden kısa bir süre önce CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir ile CHP Yenişehir İlçe Yönetimi, Emniyet Müdürü Tuncay Gönültaş’ı makamında ziyaret etmişti. Biz de yenisehir.com’da ziyarete ait haberi fotoğraflarıyla birlikte yayınladık.
Haberin ardından Emniyet Müdürü Gönültaş CHP’li yöneticileri aramış ve söz konusu haberden ve CHP’lilerle aynı karede yer almaktan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş. Emniyet müdürüne gereken cevabı veremeyen CHP’li yöneticiler durumu emir telakki edercesine kısa bir süre arayla beni aradı. Talep edilen, haberdeki fotoğrafın kaldırılmasıydı. Emniyet müdürü Yenisehir.com’u CHP’nin yayın organı falan sanmış olacak ki böylesine saçma bir talep bana ulaştırılmıştı.
O dönem CHP bu talebi kendi lehine çevirebilir, siyaseten kullanabilirdi. Bir emniyet müdürü neden ana muhalefet partisinin milletvekili ve ilçe yönetiminin ziyaretinde çekilmiş fotoğraftan rahatsızlık duyar sorusu sorulabilir ve haber ulusal medyanın manşetlerini süsleyebilirdi.
Kaldı ki Emniyet Müdürü Gönültaş kendisini daha önce ziyaret eden AKP Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin’le birlikte çekilmiş fotoğrafı emniyetin internet sitesinde bile yayınlamış hatta saygısından makam koltuğunu boş bırakarak Şahin’in karşısındaki koltuğa geçmişti. Aynı hassasiyet CHP’li vekil için gösterilmemiş, makam koltuğu terk edilmemişti.
Köşe yazımda bu olaydan bahsettim, “Emniyet müdürü öyle buyurmuş” başlığını kullandım ve AKP ve CHP’li vekillerin ziyaretleri sırasında çekilmiş her iki fotoğrafın aslında Tuncay Gönültaş’ın değil Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun fotoğrafı olduğunu ifade ettim.
Emniyet Müdürünü rahatsız eden bir diğer yazı ise “Yenişehir’de asayiş berkemal mi?” başlığını taşıyordu. Gönültaş bir toplantıda Yenişehir’de asayiş sorunu yok demişti. Ancak Gönültaş aynı konuşmasında Yenişehir’de maliyeti 1 milyon TL’yi bulacak olan mobese kameralarına ihtiyaç duyulduğunu da söylemişti. Yazımda Gönültaş’ın ilçenin asayiş sorunu olmadığını iddia etmesine rağmen yüz binlerce lira harcanarak kurulacak mobese sistemi talep etmesi arasındaki zıtlığa değindim. Aynı yazının ikinci bölümünde ise Tuncay Gönültaş’ın Yenişehir’e gelmeden önce İnegöl Emniyet Müdür Yardımcısı olarak görev yaparken yaşanan bir olayı anlattım.
İnegöl’de bir üniversite öğrencisi kaybolmuş ve 3 yılın sonunda cesedi bulunabilmişti. Ölen kızın annesi 3 yıl boyunca şüphelendiği kişilerin ismini gazetelerde ve televizyonlarda haykırmış ancak sonuç alamamıştı. Annenin şüphelendiğini kişilerden biri 3. Yılın sonunda olayı itiraf etmiş ve kızın cesedinin gömülü olduğu yeri göstermişti. 3 yıl boyunca bulunamayan cesede bir itiraf sonucunda ulaşılabilmişti. Dönemin İnegöl Kaymakamı aralarında dönemin İnegöl Emniyet Müdür Yardımcısı Gönültaş’ın da bulunduğu polisleri başarı belgesiyle ödüllendirmişti. Ölen kızın annesi polislere verilen ödüle tepki göstermiş, 3 yıl boyunca bulunamayan cesede polislerin çabası sonucu değil, yıllardır şüphelendiği kişinin itirafı sonucunda ulaşıldığını bir çok gazete ve tv kanalında tekrarlamıştı. Anne, bu tepkilerinden birinde bir benzetme kullanmış ve bu benzetmesi bir çok basın organında yer almıştı.
İşte Tuncay Gönültaş bu yazıdan ve bu benzetmeden de rahatsız olmuştu. Annenin ağzından çıkmış olan benzetme sanki benim tarafımdan söylenmiş gibi şikâyete konu edilmişti.
Savcı Gönültaş’ın şikayetini haklı buldu ve dava açtı. Cezalandırılmam talebiyle iddianame yazıldı.
Avukatımız savunmasını mahkemeye sundu. 2. duruşmada karar açıklandı. Tuncay Bey Efendi Tunceli’ye gönderilmesi nedeniyle hiçbir duruşmaya çıkmadı.
Ancak sonuç olarak, “Sanığın üzerine atılı eylemin kanunda suç olarak tanımlanmaması nedeni ile CMK 223/2-a gereğince BERAATİNE…” denildi ve 1500 TL’lik vekâlet ücretinin tarafıma verilmesine hükmedildi.
Mahkemeden yazdıklarımda bir suç unsuru olmadığı kararı çıktı.
Gönültaş kusura bakmasın ama şunu da bilsin;
Basın camiasında yalnızca makam sahiplerini hoş tutmak için haber yapanların yanı sıra gerçekleri ve yaşanmış olayları aktaranların da olduğunu unutmasın. Basını susturacağım diye bu tip basit suçlamalarla kendini yormasın. Bir yazının sizin hoşunuza gitmemesi bunu halkın da öğrenmemesi anlamına gelmez.
Sonuç okunur, birisi size bu ülkede dürüst ve adil yargı mensuplarının da olduğunu hatırlatır.