Dolar 34,5707
Euro 36,3454
Altın 2.914,55
BİST 9.659,96
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 8°C
Az Bulutlu
Bursa
8°C
Az Bulutlu
Sal 10°C
Çar 11°C
Per 14°C
Cum 16°C

Bir Papa’ğan Hikayesi

Bir Papa’ğan Hikayesi
14 Aralık 2014 20:03
A+
A-

Atalarımız ‘Tarih tekerrürden ibarettir’ sözünü boşa söylememiş. Papa cenahlarının önceki günkü ziyareti tekerrürü doğrulamaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüyle sömürgeci emperyalist devletlere karşı bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin, bölge ve Ortadoğu devletlerinin yaşadığı sorunlar büyük benzerlik göstermektedir.
Tarihe doğru ve tarafsız kaynaklardan bakacak olursak;
Osmanlı Devleti, 1830’da ABD ile bir Seyrüsefer ve Ticaret Antlaşması imzaladı. Ardından 1838’de İngilizlerle Gümrük Birliği, Baltalimanı Antlaşmasını imzalayarak, yarı sömürge sürecine girdi. Tıpkı, bugün yaşadığımız Avrupa Birliği uyum süreci gibi. 1839’da Tanzimat Fermanı ile çürüme süreci hızlanmış.1854’te başta İngiltere’den ve Fransa’dan olmak üzere borç almaya başlayan Osmanlı Devleti kısa sürede yabancı güdümlü bir devlet haline dönmüştür. Bu çözülüş ve çöküşü iyi kavrayabilmemiz için 1789 Fransız Devrimi’nden sonra Ortodoks Rusya, Katolik Fransa, İngiltere ve Avusturya ile olan ilişkilerimizi iyi etüt etmemiz gerekiyor ki Papa’nın Türkiye ziyaretini bir zemine oturtabilelim. Boğazlara ve Akdeniz’e açılmak isteyen Ortodoks Rusya ile boğazların sadece Rusya’nın kontrolünde olmasının sömürge tarihlerini rahatsız edecek Fransa, İngiltere, Avusturya gibi ülkelerin geçmişte olduğu gibi bugün de düşmanlıklarının yanında gizli ittifakları mevcuttur. Napolyon 1798’de Mısırı işgal eder. Bunun üzerine Osmanlı-İngiltere ile ittifak yapar ve İngiliz donanması Fransızları bombardımana tutar. Ardından Mısırdaki Fransa ablukası kalkar.
⋆⋆⋆
Napolyon’un Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde hanedan monarşilerine karşı azınlıkları kışkırtarak Cumhuriyetçilik propagandası yapması işe yaramıştı.
Avusturya ise Prusya ve Rusya’yı da yanına alarak irili ufaklı diğer hanedan krallıklarıyla entegre biçimde Fransa’ya savaş açtı ve Cumhuriyet’i yıkarak Fransa Krallığı’nı kurdular. Başına da 18.Luis’i oturttular.
1814 Viyana Kongresi’nde Avusturya Prensi Metternich’i Avrupa Devletler Birliği’ni (Krallıklar, Monarşiler) kurarak, bunları ittifak evlilikleri ve Ticari antlaşmalarla kökleştirdi.
Görüldüğü üzere kuruluşunda Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi bugün Türkiye de birtakım diplomatik dalavereler bahane edilerek sistem dışı bırakılmya çalışılıyor.
Takdir edersiniz ki Osmanlı Devleti’nin çöküşünde de bu birlik danışıklı dövüş uygulayarak aktif rol oynamıştır.
Osmanlı idarecileri bu bürokratik ve diplomatik oyunlar sonucunda dış siyaset ve politikayı öğrenmişler fakat sömürgeci devletler nezdinde “Hastalıklı Adam” sıfatından kurtulamamışlardır.
⋆⋆⋆
Aynı yıl, Filiki Eterya adında Yunan ayaklanmacı bir örgüt kuruldu.Uzun bir süre kanlı mücadelelerle devam eden ayaklanma Navarin Muhaberesi’nde Osmanlı Devleti’nin büyük bir yenilgiye uğraması sonucu Yunanlıların lehine bir hal haldı..Osmanlılar 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nı kaybederek 1829 yılında Rusya ile imzaladıkları Edirne Antlaşması ile Yunanistan’ın bağımsızlığını tanımış oldular. Sultan Abdülmecit’in Avrupa’nın bekası için Rusya’ya açtığı savaş ve Avrupa için ölüyoruz söylemi ile yaptığı propaganda Katolik Monarşiler’e inandırıcı gelmemişti. Daha sonra 3 Temmuz 1932’de bariz düşman Rusya, sözde müttefikimiz İngiltere ve Fransa ile imzaladıkları İstanbul Antlaşması Yunanistan’ın sınırlarını ve statüsünü garanti altına almıştır. Bu olay Kutsal İttifak’ın Osmanlı Devleti’ne attığı ‘rafine’ kazıklardan biridir… O dönemde yaşanan sürecin PKK terör örgütünün 1984’te kuruluşuyla benzeşen hedefleri de ortadadır.
⋆⋆⋆
Tarihin hangi kaynaktan alındığı çok önemli.
Konuları birleştirip bir bütün haline getirdiğimizde, bugünkü medeniyetler ittifakı masalına kadar dayandırabiliriz. Milli Şef İsmet Paşa’nın gayretleri neticesinde 2. Dünya Savaşı’na girmeyen Türkiye Cumhuriyeti, akabinde demokrasi ve özgürlükleri içeren çok partili döneme geçmekle sömürgeci emperyalist devletlerin bu bölgedeki yegâne taşeronu olmuştur. Menderes, Demirel, Özal gibi liderlerin, gericiliğe tanıdığı opsiyonlar, Siyasal İslam’a peşkeş çekilen dönemler, askeri darbeler, Derin Devlet-Mafya süreçleri ve 3 Kasım 2002’den bu yana çanak tutan iktidar. Bütün bunlar bir asırdan fazla zamandır ilmek ilmek ayağımıza örülen çorabın bariz bir göstergesidir.
Cuma günü Papa hazretleri (İtalyan Tarifeli Uçağıyla) ülkemize önemli bir ziyaret gerçekleştirdi. Dün Ortodoks Rusya’nın Boğazlara ve Akdeniz’e açılmasını engellemek adına kurulan ittifak bugün Ortadoğu pastasından (Lider Ülke) Türkiye maşası ile pay elde etmek derdindedir. Papa bölgede bir dizi ziyarette bulunacak. Bunların çok azı kamuoyu ve Dünya basını ile paylaşılacaktır.
Ama şu bir gerçek ki, Papa’ğan konuşadursun, Akbabalar üzerimizde yine salto atacak.

YORUMLAR

  1. ekrem yaşar dinçer dedi ki:

    LÜTFEN SİFONU ÇEKMEYİ UNUTMAYINIZ. ;))))

  2. Nurcan Öztürk dedi ki:

    Yazıdaki asıl göstermek istediğinizin bu olmadığının farkındayım ama Avrupa’ya kanalizasyonu, sizin deyiminizle sifonu Endülüs Devleti eliyle sizin o pis dediğiniz Araplar getirmiştir.

Mesaj gönder
1
Merhaba
Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?