Dolar 34,6120
Euro 36,3322
Altın 2.930,15
BİST 9.659,96
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 8°C
Az Bulutlu
Bursa
8°C
Az Bulutlu
Sal 10°C
Çar 12°C
Per 14°C
Cum 15°C

Seçim

Seçim
25 Mart 2015 08:46
A+
A-

General Pershing’in kurmay başkanı olan general Harbord Sivas’ta Mustafa Kemal’le görüşürken der ki;
“Türk tarihini okudum. Ulusunuz büyük komutanlar yetiştirmiş, büyük ordular hazırlamıştır. Bunları yapan bir ulus elbette bir uygarlık sahibi olmalıdır. Takdir ederim. Ama bugünkü duruma bakalım. Başta Almanya müttefikinizle dört yıl harp ettiniz, yenildiniz, dördünüz bir arada yapamadığınız şeyi, bu durumda tek başınıza yapmayı nasıl düşünüyorsunuz? Kişilerin intihar ettikleri zaman zaman görülür. Bir ulusun intihar ettiğini mi göreceğiz?”
Mustafa Kemal generale, “Teşekkür ederim.” dedi. “Tarihimizi okumuş, bizi öğrenmişsiniz. Fakat, şunu bilmenizi isterdim ki, biz emperyalist pençesine düşen bir kuş gibi yavaş yavaş aşağılık bir ölüme mahkum olmaktansa babalarımızın oğulları olarak vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ediyoruz.”
General ve arkadaşları sessizce ayağa kalktılar: “Biz de öyle yapardık!” F.Rıfkı Atay – Çankaya
⋆⋆⋆
Türkiye Cumhuriyeti’nin günümüzde yaşadığı sorunlar aslında Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş dönemindeki sorunlarla benzerlik sergiliyor. Fakat bu dönem, “nedense” göz ardı edilerek Osmanlı İmparatorluğu’nun hep yükselme dönemi varmış gibi lanse edilir ve bir özendirme sevdası işlenerek benimsetilmeye çalışılır. İmparatorluğu övenler nedense 1683 yılından itibaren yitirilen topraklardan ve çöküşün asıl nedenlerinden bahsetmezler.
Müslüman-Türk imparatorluğu olarak gururla yükselen bu imparatorluğun tüm evreleri, hiçbir zaman tam olduğu gibi kitaplara yansıtılmaz. Evet, bir onur timsali olan imparatorluğun nasıl sorunlar neticesinde çöktüğü anlatılmaz, yazılmaz.
İmparatorluğun son döneminde, 1830 yılında ABD ile Ticaret ve Seyrüsefer Antlaşması imzalayıp, devamında 1838 yılında Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı’yla Balta Limanı Antlaşması’nı imzalayarak sömürgeleşme süresine girildiğinden bahsedebiliriz. Daha sonrasında da, 1854 yılında yabancı devletlerden borç alınmaya başlanmıştır. (Daha fazla bilgi için: Ataöv Türkkaya’nın 1969 basımı “Amerika Nato ve Türkiye” kitabı ve A.D. Noviçev’in 1979 basımı “Osmanlı İmparatorluğu’nun Yarı-sömürgeleşmesi” kitapları)
Peki bunların günümüzden pek farkı var mıdır? Gümrük Birliği.. Avrupa Uyum Yasaları.. Dış borcun çığ gibi büyümesi..
Diğer bir örnekten de bahsedecek olursak, o da Fransız Devrimi ve devamında yaşananlardır. O döneme dikkatlice bakacak olursak, Türkiye’nin de bir çöküş sürecine sürüklenmeye çalışıldığı anlaşılacaktır. Şöyle ki:
Fransız Devrimi yapıldığında, ilk önceleri Avrupa ve Osmanlı devletinde bir etkisi olmadı. Avrupa devletlerinde, kralın öldürülmesi ve cumhuriyetin ilanından sonra tepki oluşturma süreci hızlandı.
Osmanlı Devleti’nde ise Osmanlı topraklarına giremeyecek olan bir Hristiyan sorunu olarak değerlendirildi. 3.Selim bu yeni düzene sempati bile duyuyordu. Fakat Osmanlı devletinin dostu olan Fransa 1797 yılında Venedik topraklarının bir bölümünü ele geçirince sınır komşusu haline gelinmiş ve Osmanlı topraklarında, özgürlük, eşitlik kavramları yayılmaya başlamıştı. Bu, Napolyon’un bir politikasıydı. 1798 yılında Fransa Mısır’ı işgal edince Osmanlı devleti İngilizlerle ittifak yapacak ve Fransa Mısır’ı terk etmek zorunda kalacaktı.
Napolyon’un önderliğindeki Fransa, Avrupa’daki krallıkların topraklarını ele geçirmiş, cumhuriyetçilik söylemleriyle ilerlemişti. Krallık düzenini savunan ülkeler bir olup, Fransa Cumhuriyeti’ni kaldırıp tekrar krallığı getirip 1814 yılında 18. Louis’i tahta çıkarmıştı.

⋆⋆⋆
Bunları neden anlattım? Günümüz Türkiye’siyle ne alakası var? Amaçları; ya kendi krallıkları, monarşileri devam edecek yada kendilerinden olmayan imparatorlukları sömürecekler. Sömüremeyince de, sömüremedikleri ülkeleri, Türkiye gibi ulusalcı, laik cumhuriyet düzenlerini, göz boyamalarla, aldatmacalarla, yalan yanlış tarih bilgilendirmeleriyle, “eskisi gibi” sömürü düzenine döndürmek için her türlü oyunu; din adına, kahramanlık adına, kahraman olmayanları kahramanmış gibi göstererek, gerçek kahramanları karalayarak sergileyecekler, sergiliyorlar ve buna devam da edecekler.
İşte bu noktada, şimdi de, yakın gelecekte de seçimlerimize, seçeceklerimize dikkat etmeliyiz.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj gönder
1
Merhaba
Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?