Yakınmak yetmiyor
Aynı yere bakan, farklı şeyler gören ve önemiyle ilgili de farklı sıralamalar yapanlar var.
Gördüklerinden farklı etkilenen, farklı sonuçlar çıkaranlar ve farklı yazıp konuşanlar var.
Yaptıkları önem sırasına paralel olarak, farklı çözümler üretenler var.
Hatta bütünü görmeden ya da görmek istemeden, her gördüğünü işin bütünü sananlar var.
Bütün bunları anlamak bana zor gelmiyor.
Hemen tamamının kendilerine göre bir nedeni var.
İnanıyorum ki ben de dahil olmak üzere, insanları çileden çıkaranlar, bu sözünü ettiklerim değil.
Bir de bunların günde beş vakit fikir ve tutum değiştiren soyları var ki asıl katlanılmaz olanlar bunlar.
İnsanın zaman ve yeni gelişmeler ışığında düşüncelerinde oluşan ve davranışlarına yansıyan değişiklikler yaşaması doğal sayılabilir ama…
Gördüklerine sağa baktığında farklı, sola baktığında farklı anlamlar yükleyen ve kendi kendine kaldığında ise tamamen tanınmaz hale gelebilenleri anlamak kolay değil.
Vücudunun hiçbir yerinde kendine özgü bir uzuv taşımayan bu türlerin sayısal olarak artığını görüp fark etmek gerekiyor.
“ Onu da öyle kabul edeceğiz” yaklaşımının çok ötesinde bir tepkiyi hak ediyorlar.
Sözüm ona, anlayışlı bir eda ile geçiştirilen bu yaklaşımlar, bunların sayısal artışlarını azaltmıyor.
Yanlışı ve giderek büyüyen ikiyüzlülüğü görmek ama bir şey yapmamak, durumun içinde olmaktan rahatsızlık duymamak olarak geliyor bana.
Farklı gerekçelerle bile olsa müdahil olunması gerektiğini düşünüyorum.
Teşhis edilmiş bu insanların teşhir edilmesi gerektiğine inanıyorum.
Kişilerle başlayan ve adına kısaca ikiyüzlülük diyebileceğimiz bu tedavisi zor hastalık, toplumun karakteri haline gelmeye başladı. Bireylerle sınırlı iken bile zor katlanılır olan bu hastalık, taklit etme, özenme ve aldatmaya çalışma ile birlikte seyir ediyor.
Bu bireysel ve toplumsal hastalıktan ancak hesaplaşma ile uzaklaşabiliriz.
Hesaplaşmanın ilk adımı hastalığı teşhis etmektir ki bu konuda bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum.
Hastalık hemen herkes tarafından net bir şekilde ifade ediliyor. Her aşaması ile ilgili bilinmesi gerekenler biliniyor.
Asıl sorun; bu hastalığın yayılma riski taşıdığı ve giderek kontrol edilemez bir hal alabileceği.
Yapılması gereken ise önce bunun bulaşıcı bir hastalık olduğuna inanmak, tedbir almak.
Her konuşmanın vazgeçilmezi haline gelen yakınmalarımız ile bu sorunun çözemeyiz.
Kısaca; yakınmak yetmiyor.