Keşke o kadar basit olsaydı
Ülke sorunlarının konuşulduğu ve hiç de umutlu olunamayan bir sohbette¸
“bizim için sorun değil de bu yeni yetişen nesil ne yapar? Nasıl yaşar? Bilmiyorum” diyerek konuya giren…
Ülke sorunlarının konuşulduğu ve hiç de umutlu olunamayan bir sohbette¸
“Bizim için sorun değil de bu yeni yetişen nesil ne yapar? Nasıl yaşar? Bilmiyorum.” diyerek konuya giren,
Cahit Sıtkı’nın hesabıyla ömrün yarısını çoktan geçmiş bir arkadaşın, devam eden konuşmasında kullandığı “ Ben, bu ülkede 18 yaşında olmak istemem” cümlesi üzerinde düşünülmesi gerekir.
Çok iyi hazırlanmış bir yol haritası olanların bile geleceğe güvenle bakamadığı bir ülkede, 18 yaşta olmanın omuzlara bıraktığı ağırlığı hissetmek ve bu ağırlığın taşınabilir olmadığını anlamak umut kırıcı.
Aslında, ülkemizin sorunlu insanları, 18 yaşında olanlarla sınırlı değil.
Her yaşta ve her gelir düzeyindeki insanlar, hem kendileri hem de ülkesi için gelecek kaygısı duyuyor.
Biz yaştakiler, çok bunaldıklarında; dönülmez akşamın ufkundayız, diyerek başlıyor, nasıl geçersen geç diye bitirebiliyor.
Ama hayata hazırlananlar için bu, o kadar kolay olmuyor.
18 yaşına geldiklerinde- bazen daha genç- içinde bulundukları durumun farkına varanlar derin bir karamsarlığın içine düşüyor. Kendilerini sarıp sarmalayan hayatın karmaşası karşısında ne yapacaklarını, nasıl yapacaklarını bilemez hale geliyorlar.
Bazıları daha şanslı.
Bu sorunların çözümünü ve bu soruların cevaplarını bilen, aileleri var. Onlar adına düşünülmüş, onlar adına hazırlanmış çözüm ve cevap anahtarları ile yetişiyor imdat çığlıklarına.
Ancak, bu da sorunun kalıcı çözümü olamıyor. Sadece, onların büyüme yaşlarını yukarılara çekiyor.
Bir başka ifadeyle, bu hazırlıklar, çocuğun sadece büyümesini geciktiriyor.
Aile tarafından sunulan nimetler, bir ömür boyu ona yetmeyeceği için yaşamın sorunlarına dönmek, çözüm getirmek, sorulara cevap aramak zorunda kalıyorlar.
Bu durumda olanlar bazen, daha çok zahmet çekiyorlar.
Sonuç olarak; her tür cazibesine rağmen, 18 yaşında olmak, bu nedenle istenmiyor olsa gerek.
Yeni başlangıçlar, yeniden başlamak gibi algılanıyor.
Bir şeyleri değiştirmek için uğraş verilmemesinin,
Biz zamanında çok uğraştık, başkaları çalışsın demenin de satır aralarında bu anlayış, bu bakış açısı var.
Bu bakış açısının içinde ise 18 yaşındaki gencin umutsuzluğu yaşıyor.
Yani, kaç yaşında olunursa olunsun, umutsuzluk ve hatta çaresizlik, bu toplumda, genel bir rahatsızlık olarak oluşturuldu.
Keşke, moda tabirle ümitsizseniz ümit sizsiniz. Diyerek geçiştirecek kadar basit olsaydı.
Ama değil…