Dünyanın merkezi…
Geçmişte de çok merak edilen bir konu olmasına rağmen Nasrettin Hocamız kendine has üslubu ile bunun cevabını vermiştir ve de kabul görmüştür…
Bilirsiniz, Nasrettin Hocayı her zaman köşeye sıkıştırmak isteyen halktan kurtulmasının tek yolu kıvrak zekası ile esprili bir şekilde cevap vermesi olmuştur Hoca Efendinin…
Dünyanın merkezini de sormuşlar kendisine…
Tereddütsüz olarak ayaklarının altındaki yeri göstererek ‘Dünya’nın Merkezi benim durduğum yerdir’ demiş…
Bilimsel açıdan da bakınca yüzde yüz doğru bir cevap…
Şimdi anlatmaya kalsam epey bir zaman alır zaten bana da pek inanan çıkmaz bu konuda…
En iyisi Tubitak’a ya da devletin (kaldıysa) güvenilir bir kurumuna sorun…
Ancak bu aralar sormayın çünkü kıldan tüyden meselelerle uğraşacakları için çok meşgul olacaklar…
İzlemişsinizdir hükümet lideri, kasetin montaj olup olmadığının dolayısı ile bacak kıllarının eski muhalefet liderine ait mi değil mi konusundaki kararın Tübitak tarafından verilmesinin gerektiğini söyledi…
Bu teknoloji çağında görüntünün ne şekilde internete konulduğu hala muamma ise de sağ olsun hükümet lideri bu tezgah için Brütüs’e bakılmasını istedi…
Her zaman söylemişimdir, ‘Simitçi başındakini satar’…
Brütüsleri bilemem ama on sene önceki Sezar, Erbakan Hoca idi…
Her neyse bu haftaki konumuzdan uzaklaştık…
Aslında istesek bile uzaklaşamayız konumuz olan dünyanın merkezinden…
Bana göre Dünyanın Merkezi her zaman kadınlardır…
Devrilmez çınarı bile devirebilecek güce sahip merkeze sahiptirler…
Her ne kadar onlar bunun farkında olmayıp hala erkeklerle eşitlik peşinde koşsalar da…
Aman farkında olmasınlar da zaten, vazgeçtim sözümü geri alıyorum…
Anlayacağınız dünyanın merkezi Nasrettin Hocanın değil, Kadınların ayaklarının altındadır…
Ama bastıkları yerden itibaren, kendi boylarına göre yetmiş seksen santimetre yukarıda bir yerdir…
Dünyanın Merkezi sabit değil, hareketlidir…