YAPILACAKLAR LİSTESİ
Yeni bir şey söyleme isteği ve denemesi sanıyorum her dönemde, her insanda oldu.
Bazen, söylediklerimizin yeni olduğunu sanarak, bazen de yeni bir şey söylemeyi, kendi var olma nedenimiz olarak gördüğümüz için.
Düne ve bugüne dair ne varsa şikayet ettiklerimiz arasında, onların sorumluları da vardır kafamızda.
Şikayetlerimizin temeline inmek ve bir şeyler yapmak yerine bir başkasını suçlamak daha kolay gelir bize.
Aslında biliriz bunun böyle olmadığını, bilerek yaparız çoğu zaman.
Bize göre, falanca, falanca olmasaydı ya da yapmasaydı bütün bunlar olmayacaktı.
Yaşadığımız apartmanda iyi gitmeyen işlerin sorumlusu; apartman yöneticisidir.
İçinde bulunduğumuz meslek veya sivil toplum örgütünün yanlış ve eksiklerinin sorumluları, onların başındaki beceriksizler.
Bir şekilde siyasi bir mücadelenin içinde yer almayı başaranlarımız açısından da durum pek farklı değildir.
Bunlara göre, bu hareket aslında alıp başını gidecektir de falanca adam gelip çöreklenmiştir başına partinin.
Bir yönetim değiştirilebilse, falanca falanca işin içine girse, bunların hiçbiri olmaz.
Ne sorunun ne de çözümün bir parçası oluruz. Her ikisini de ararken gözümüz başkalarının üzerindedir.
Bu türden ve benzerleri, dışarıdan gazel okuyanların, etliye sütlüye karışmayanların yakınmalarıdır.
İşin içinde olanlar açısından da durumun katlanılır bir tarafı yoktur.
Onlar da işin başında olmanın, zorluklarını anlatırlar uzun uzun.
Katılım olmadığından şikayet ederler. Şu kadar üyemiz var, şu kadarını bir araya getiremiyoruz, diye söylenirler.
Sorgulanması gereken ise bu söylenenler değildir bana göre. Asıl sıkıntıyı anlamak gerekir.
Yönetilme tarzından ve kendisini yönetenlerden şikayet edenler ile birilerini yönetirken şikayet edenlerin ortak noktası; mevcut durumun korunmasından yanadır.
Ne yönetici, ne de yöneticisinden şikayet edenlerin niyeti vardır mevcudu değiştirmeye. Onlara göre hiçbir zaman yoktur mevcudun alternatifi.
Sorgulanması gereken; şikayet edenlerin neden bir şeylerin ucundan tutmadığıdır.
Sorgulanması gereken; içinde bulunduğu durumdan memnun olduğu halde ve bir terslik olacak da elinden alınacak diye endişelenirken aksini anlatmaya çalışanların samimiyetsizliğidir.
“ Siz yoruldunuz artık, bu kez aday olmayın” denildiğinde nasırına basılmış gibi hissetmelerinin nedeni budur.
İşin bu faslı küfür gibi gelir onlara. Şimdiye kadar katılım olmadığından ve bütün işi kendilerinin yaptığından söz eden kendileri değilmiş gibi savunmaya geçerler.
Şu kadar zamandır neredeydiniz? Şimdiye kadar ne yaptınız? Soruları geliverir arka arkaya.
Tozu dumana katarak başlayan bu çekişmenin içinden, asıl sorunu ve ne yapılması gerektiğini sorgulayan ise çıkmaz.
Kendini kaptırmadan, işin bir kenarından tutmak isteyenler barınamaz bu yapıda. Çekip giderler. Geride kalanların da şikayeti olmaz aslına bu gidişten. Kim nereye hangi nedenle giderse gitsin, yeter ki yapılamayanları sorgulamasın kimse.
Yeni bir şeyler söylemek lazım dedik, nereye geldik.
Yeni bir şeyler söylemek lazım.
Elini taşın altına koymak ve ben de varım demek lazım.
Sorumluluk almaktan, zaman ve emek vermekten kaçmamak lazım.
Doğru bildiklerimizi en azından test etmek için söylemek lazım.
Artık, söylemek de yetmez, bir şey yapmak lazım.
Hiç değilse şikayet ederken samimi olmayı başarabilmek ve sormak lazım.
Ben ne yapabilirim? Diye
Sonra mı?
Sonrası kolay. Aynı soruyu soranlarla birlikte ‘yapılacaklar listesi’ oluşturmak.