OKUMAYI SEVMİYORUZ
Genel olarak okumuyoruz.
Okumayı sevmiyoruz.
Bu tespitler bana ait değil, araştırmalarla sabit.
Zaten itiraz eden, yok öyle değil böyle, diyen de yok.
Genel kabul görmüş bir konu bu.
Peki, neden, herkes tarafından kabul edilmiş bir gerçeği yeniden yazmaya çalışıyorum.
Anlatmaya çalışacağım.
Öncelikle belirteyim.
Benim okumakla ilgili eleştirim, kitapla sınırlı değil.
Ben, daha vahim bir konuya işaret etmek istiyorum.
O da şu;
Bizler sadece kitap değil hiçbir şey okumuyoruz.
Gazetelerin ne yazdığını manşetinden,
Televizyon haberlerini, kanalları gezerken,
Ülkemizin ve dünyanın gündemini, yan masadaki sohbetten,
Doğrudan kendimizle ilgili bir konuyu bile üçüncü şahıslardan,
Öğrenmeye çalışıyoruz.
İçtiğimiz ilacın yan etkilerini hatta kaç tane içileceği bilgisine, okumadan ulaşmaya çalışıyoruz.
Kullanım kılavuzu okuma alışkanlığımız zaten yok.
Satın aldığımız her aracın, nasıl kullanılacağını ya el yordamıyla bozarak,
Ya da üçüncü şahıslardan yardım isteyerek öğrenmeye çalışıyoruz.
Üyesi olduğumuz dernek, meslek kuruluşu gibi sivil toplum kuruluşları ile siyasi partilerin tüzüklerini okuyanımız bile bir elin parmakları kadar.
Adımıza gönderilen resmi bir belgeyi, okumadan yırtıp atmak yine alışkanlıklarımız arasında.
Bu nedenle başımız derde giriyor. Bu nedenle hiç hak etmediğimiz sorunlar yaşıyoruz.
Öğrenme şeklimizin en lüksü soru sormak.
İhtiyaç duyduğumuzda soru soruyoruz. Verilen cevapları, doğru kabul edip ikinci yanlışı hazırlıyoruz.
Duyduklarımız ve tesadüfen okuduklarımızın, bazen tamamı doğru, bazen tümünü yanlış kabul ediyoruz.
Gerçekte hiç bilmeyiz hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu.
Okumayız çünkü.
Okumadığımız için araştırmayız.
Düşünmek ise hiç yoktur zaten dağarcığımızda.
Ne anlama geldiğini bilmez çoğumuz.
Düşünceli görünmekle bile karıştıranlar olur.
Bu nedenle de üretemeyiz.
Okuma özürlü oluşumuz, üretme özürlülüğe zemin oluşturur.
Koca koca işletmelerin ar-ge için yatırım yapmayı israf saymalarının ardında yatan gerçek de budur.
İhtiyacımız olanı birileri getirir satar bize.
Çoğu yurtdışı kaynaklı bu ürünleri, satın alıp kullanmak daha kolay gelir.
Hesaplarımız içinde hep kısa vadeler vardır.
Boyumuzdan büyük laflar ederiz ama bilgi çağında olduğumuzu unuturuz.
Görülen hataları söylememek ya da söyleyememek,
Ar-ge çalışmalarını önemsememek,
Okuyan, araştıran ve üreten insanları küçümsemek,
Bu işletmeleri bekleyen tehlikelerin habercisi sayılmalıdır.
Okuma özrümüzün bir diğer sonucu daha vardır.
Okumadan, araştırmadan öğrendiklerimiz kısa ömürlü olur.
Hafızalarımızda yer etmez.
Kim bilir belki de bundandır,
Toplumsal hafızamızın zayıflığı.