4+4+4’E TEPKİLER BÜYÜYOR
AKP Hükümetinin eğitim sisteminde köklü değişime giderek 4+4+4 yıllık kesintili eğitim sistemine tepkiler tüm Türkiye’de olduğu gibi Yenişehir’de de büyüyor.
Önceki hafta ADD Yenişehir Şubesi ve eğitim sendikalarının ortaklaşa yaptıkları basın açıklamasının ardından geçen hafta bu tepkilere bir yenisi daha eklendi.
Eğitim-Sen Yenişehir Temsilcisi Salih Göç, ADD Yenişehir Şubesi Başkan yardımcısı Osman Nuri Altunay, Eğitim-İş Yenişehir temsilcisi Seval Koca, Yenişehir Kristal İş Şube Başkanı Ali Şıracı ve Yenişehir CHP İlçe Teşkilatı adına Fahrettin Kasap’ın katıldığı basın açıklamasında 1997 yılından bu yana uygulanan 8 yıllık kesintisiz eğitimin yerine getirilecek olan 4+4+4 yıllık kademeli eğitim sisteminden duyulan endişeler dile getirildi.
Grup adına Eğitim-Sen Yenişehir Temsilcisi Salih Göç’ün okuduğu açıklamanın ayrıntıları şöyle:
Grup adına Eğitim-Sen Yenişehir Temsilcisi Salih Göç’ün okuduğu açıklamanın ayrıntıları şöyle:
12 Yıllık Kesintili Eğitim Pedagojik Değil, İdeolojik Amaçlarla
Gündeme Getirilmiştir!
Bir süredir ülke gündemini meşgul eden 12 yıl kesintisiz eğitim tartışmaları, AKP hükümeti ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın iddialarının aksine pedagojik kaygılarla değil, tamamen siyasal-ideolojik ihtiyaçlar üzerinden hazırlanmış ve TBMM’ye sunulmuştur. 12 yıllık kesintili eğitim önerisinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından gündeme getirilme cesareti bile gösterilmemiş olması bunun en somut göstergesidir.
Toplumun ve eğitim sisteminin ihtiyaçlarının tamamen dışında gündeme getirilen kanun teklifi hazırlanırken eğitim sendikalarının, eğitim alanında faaliyet yürüten kurum ve derneklerin görüş ve önerilerine başvurulmamış olması, önerinin tamamen siyasal hedeflerle hazırlandığını göstermektedir.
Kanun teklifinin genel gerekçesinde yer alan ifadeler, düzenlemenin tek başına 8 yıllık kesintisiz eğitimi hedef almadığını, eğitimde bir süredir yoğun bir şekilde yaşanan ticarileştirme ve özelleştirme uygulamalarını daha da yaygınlaştırmayı hedeflediği görülmektedir.
Zorunlu eğitimin kademelendirilmesi ile örgün eğitim yaşı fiilen 8 yıla inmektedir
Söz konusu kanun teklifinin her ne kadar zorunlu eğitim 4+4+4 şeklinde kademeli olarak 12 yıla çıkaracağı iddia edilse de, uygulamada zorunlu eğitimin kendi içinde ayrılarak kademelendirilmesi ile özellikle kız çocukları açısından örgün eğitimin fiilen 8 yıla İnmesi anlamına gelmektedir.
Yapılması düşünülen değişiklikle zorunlu eğitime öğrencilerin 8. sınıftan sonra dışarıdan ‘açık öğretim’ ile devam edilebilmesinin önünün açılmakta ve çocukların büyük ölçüde “ dini gerekçeler” ileri sürülerek okul ortamından uzaklaştırılmasına kapı aralanmaktadır. Teklifin yasalaşması durumunda 8.sınıftan itibaren “ örgün eğitim” fiilen ortadan kalkacaktır. İlköğretimde “açık öğretim” uygulaması ile çok sayıda çocuk örgün eğitimden uzaklaşacaktır.
Öne sürülen gerekçeler gerçekçi olmadığı gibi, inandırıcılıktan da uzaktır
Kanun teklifinin hazırlanmasına gerekçe olarak gösterilen 6 ve 13 yaşlarındaki öğrencilerin aynı okullarda okumasının yarattığı sorunları, zorunlu eğitimi kısaltarak ya da kendi içinde kademelendirerek değil, okulların fiziki yapılarında ve eğitim ortamlarında çeşitli değişiklikler yaparak çözmek mümkündür. Şu an ilköğretim okullarında bu tür sorunların yaşanmaması için bir takım pratik önlemler alınmış ve uygulanmaktadır.
Okul öncesi eğitimin kapsam dışında kalması kabul edilemez
İlköğretim sürecinin daha sağlıklı bir şekilde yaşanabilmesi için okulöncesi eğitimin önemi ortadadır. Çocukların zihinsel gelişimi en etkili şekilde 0-6 yaş grubu arasında gerçekleşmededir. Yıllardır okulöncesi eğitimi yaygınlaştırmak için çalışmalar yapılmasına, geçtiğimiz yıl zorunlu hale getirilerek, 14 ilde pilot uygulamaya başlanmasına rağmen, yasa teklifinde okulöncesi eğitimin eğitim kapsamı dışında bırakmış olması kabul edilemez.
Çocukların örgün eğitim kapsamı dışına çıkmasının önü açılmaktadır
Kesintili eğitim bir taraftan kız çocukların okuldan alınması riskini artırırken, diğer taraftan çocuk işçiliğinin önünü açmaktadır. Kanun teklifi, çıraklık yaşının 14’ten 11”e düşürülmesi ile birlikte değerlendirildiğinde bu durum daha net bir şekilde görülmektedir. Çıraklık eğitiminin 10 yaşından sonra başlayacak olması aynı zamanda ucuz işgücü olarak görülen çocuk işçiliğini arttıracaktır. Kız çocukların “ çocuk gelin” olması, diğer taraftan tarlalarda, sanayi sitelerinde çocuk işçiliğinin daha da yaygınlaşmasının kapıları ardına kadar açılmaktadır.
Erken yaşta mesleğe yönlendirme pedagojik olarak sakıncalıdır
Mesleğe yönlendirmenin 10 yaşında yapılacak olması, henüz eğitim sürecinin başında olan ve gelecek ile ilgili sağlıklı kararlar veremeyecek durumda olan çocukların erken yaşlarda yapacağı bilinçsiz seçimleri gündeme getirecek ve sonraki yıllarda öğrencilerin söz konusu seçimlere mahkûm kalması riskini arttıracaktır. Dünya ülkeleri mesleğe yöneltme yaşını lise başlangıcına doğru yönlendirirken, pedagojik olarak hiçbir faydası olmayan erken yaşta mesleğe yönlendirme uygulaması çocuklara yapılacak en büyük kötülük olacaktır.
Özel eğitim alması gereken çocukların açık öğretime
yönlendirilmesi sakıncalıdır
Yasa teklifi ile özel eğitim alması gereken öğrenciler ilk dört yıldan sonra açık öğretime yönlendirilmektedir. Bu düzenlemenin esas amacı özel eğitim alması gereken çocukların “açık öğretim”e yönlendirilmesi ile özel olarak kurulan özel eğitim kurumlarına gitmelerinin önünün açılmasıdır. Yasa teklifinin yasalaşması durumunda bu alanda faaliyet gösteren ve birçoğu kar amacı ile kurulmuş özel eğitim uygulamasının son yıllarda “özel sektör” ağırlıklı olarak arttığı bilinmektedir. Düzenleme ile sınav yaşı düşecek ve dershanelere gidiş oranları hızla artacaktır.
Son söz
12 yıllık kademeli zorunlu eğitim uygulamasının asıl amacı, zorunlu eğitim süresinin arttırmak değil, AKP’nin her dönem arka bahçesi olarak gördüğü imam hatip okullarının önünü açmaktır. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması, bu amacı gerçekleştirmek için bir kılıf olarak istenmektedir
Başbakan son yaptığı açıklamada 28 Şubat darbesinin izlerinin silmek adına bu kanunu gece gündüz çalışarak meclisten geçireceklerini ifade etmiş, 16 milyon öğrencinin geleceğini ipotek altına almakta bir sakınca görmemiştir.
Temel eğitimin bütün aşamalarında çocuklar örgün eğitim kapsamında olmalı, hiçbir kademede “açık öğretim” uygulamasına gidilmemelidir. Çocuklar okullarda sosyalleşmekte, davranış ve kişilik yapıları okul ortamında şekillenmektedir. Temel eğitimin kesintiye uğraması çocukların asosyal, davranış ve kişilik bozukluğu olan bireyler olarak yetişmesine neden olacaktır.
Başta zorunlu eğitim olmak üzere, eğitimin var olan bütün sorunlarını en geniş platformlarda ve bilimsel temelde tartışarak kapsayıcı bir anlayışla ele almak gerektiği açıktır. Bunun dışında yürünecek tüm yollar ve değişikliğinin “oldubitti ”ye getirilmek istenmesi kesinlikle kabul edilemez bir durumdur. Bu nedenle hangi amaçlarla gündeme getirildiği belli olan düzenleme geri çekilmelidir. Zorunlu eğitimin süresi ve içeriği ideolojik kaygılarla değil, bilimsel veriler ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlenmelidir.
Eğitim alanında faaliyet yürüten eğitim örgütleri olarak, gün geçtikçe daha eşitsiz ve paralı hale getirilen eğitim hizmetlerinden herkesin eşit ve parasız olarak yararlanmasını istiyor, sistemin her yaştan öğrencilerimizin daha nitelikli, laik, bilimsel ve demokratik bir eğitim sürecinden geçmesini sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmesini savunuyoruz.
Eğitim hakkını yok edecek bu yasaya karşı, mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız. Yasa Meclis gündemine geldiğinde üretimden gelen gücümüzü kullanarak çalışmayacağız. On binlerle Ankara’da Meclise yürüyerek taleplerimizi dile getireceğiz.
Tüm eğitim emekçilerini, emekten ve demokrasiden yana kurumları, velilerimizi ve yurttaşlarımızı çocuklarımızın eğitim hakkına sahip çıkmaya ve birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.