Dolar 34,6050
Euro 36,6135
Altın 2.937,65
BİST 9.640,08
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 15°C
Açık
Bursa
15°C
Açık
Cum 16°C
Cts 14°C
Paz 12°C
Pts 10°C

SOYTARISIZ VE ASALAKSIZ GÜNLERE…

SOYTARISIZ VE ASALAKSIZ GÜNLERE…
8 Nisan 2012 12:57
A+
A-

Bir konu hakkında konuşmakla, o konu hakkında yazmak arasında ciddi farklar olduğuna inananlardanım.

Çünkü eğer yeterince cesur değilseniz, hatta korkaksanız kurduğunuz bir cümlenin size zarar verebileceğini fark ettiğiniz anda çark etme gibi bir lüksünüz vardır.

Ancak yazıyorsanız ve yazdıklarınızı toplumla paylaşıyorsanız, dahası bir şeyleri değiştirmek, güzelleştirmek gibi bir de derdiniz varsa…

İşte böyle bir durumda ne korkak olma ne de “Bunu ben yazmadım” deme lüksüne sahipsinizdir. Uzun zamandır korkak olma ve “Bunu ben yazmadım” deme lüksü olmayanların adresi www.yenisehir.com ve Ayrıntı Gazetesi’nde yazıyorum.

Hayatın her alanına farklı bir gözle, farklı bir bakış açısıyla bakmanın yararlarına inanıyorum.

Özellikle yaşadığım şehirde farkına varılması ve daha da önemlisi müdahale edilmesi gereken birçok şeyin olduğunu görüyorum.

Rahatsızlık duyduğum ve müdahale “etmediğim” pek az şey hatırlıyorum.

Çevremde hayata bu gözle bakabilen insanların var olması beni rahatlatıyor. Yaşam çemberimin içine aldığım insanların bu özellikleri taşımasına dikkat ediyorum.

Akıl vermeyi çok iyi bilen ancak hayatının hiçbir döneminde elini taşın altına sokmamış insan topluluklarından uzak durmaya çalışıyorum.

Bugüne kadar kendilerini ait hissettikleri her tür camianın içine çöreklenerek laf üretmeyi bir alışkanlık, daha da kötüsü bir yaşam tarzı olarak benimsemiş koca koca adamların “Ne olacak bu memleketin hali” şeklindeki serzenişlerini samimi bulmuyorum.

Bu camiaları nasıl da işlevsiz hale getirdiklerine ve itibarsız bıraktıklarına ise şaşırmıyorum. Bu tiplerin içinde bulunduğu gaflet ortamlarını ibretle izliyorum.

Hatta hiçbir camiada, hiçbir toplulukta dikkate alınmaması ve derhal uzaklaştırılması gereken “Soytarıların” ve “Asalakların” nasıl da kıymete bindiğini gördükçe “Eyvah!” diyorum.

Bununla birlikte, sözünü ettiğim insan tiplerinin, değişim karşısındaki akıl almaz karşı duruşlarına anlam veremediğim zamanlar oluyor.

Değişim diyerek ortaya koydukları sözde alternatifleri gördükçe de “Size de ancak bu yakışırdı” diyebiliyorum.

Kendileri belki göremiyor ama değişimin kaçınılmaz olduğunu görebilenlerin sayısının hiç de az olmadığını biliyorum.

Çünkü yapılması ve değiştirilmesi gereken çok şey var,

Evet, biliyorum zaman alacak,

Ancak o zaman “Soytarısız” ve “Asalaksız” günler başlayacak.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj gönder
1
Merhaba
Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?