Belediye Başkanı Bülent Cingil’in, muhtarlara küfür edip etmediği geçen haftanın, en çok konuşulan konusu oldu.
Ayrıntılara girmeden, konuya dahil olmak ve birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Konuşulanlar ve yazılanlar içinde Yenişehir kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yok.
Çünkü bunlar, konuya açıklık getirmek için değil, konumlarına uygun açıklamalar.
İlk gerçek şu:
Belediye Başkanı Cingil’in muhtarlar Derneği Başkanı yanında tüm muhtarları hedef alan küfürlü konuşması dost meclisinde yapılmış bir şakalaşma değil.
Sokakta gerçekleşmiş, ciddi bir ifade.
İkinci gerçek; Muhtarlar Derneği başkanının bu konuyu, muhtarlara taşıması ve fikir sorması.
Belediye başkanı, bizlere küfür etti, ne yapalım? Demesi.
Toplantıda oluşan öneri doğrultusunda da aynı gün, çok sayıda muhtarla birlikte AKP İl Başkanı Sedat Yalçın’ın ziyaret edilmesi.
Ziyaretin nedeni, muhtarlar derneğinin, ne yaptığını bilmeyen Başkanı Yücel Ok’un açıkladığı gibi değil.
Ziyaretin nedeni, belediye başkanı Cingil’i şikayet etmek.
Ziyaret yapılır, amaç hasıl olur ve muhtarlardan oluşan heyet kendilerine verilen taahhütler ile tatmin olmuş olarak dönerler.
Taahhütlerle birlikte kendilerine verilen bir başka talimat daha vardır.
“Bu konu, basına sızmasın. Konuyla ilgili açıklama yapmayın” denir.
Ama konu basına sızar.
Muhtarlar derneğinin başkanı, panik halde bir basın açıklaması yapar ve amacı bu sızmayla ilgisinin olmadığını anlatmaya çalışır.
Anlama özürlüler konuyu kendi anladıkları gibi yorumlayıp anlatınca bu kez, daha vahim bir durum çıkar ortaya.
Kendi üyelerine “Cingil bize küfretti” diye şikayet eden Muhtarlar derneği başkanı bu kez kendi kendini yalanlanmıştır ve bu durum, olayın tanığı muhtarları kızdırır.
AKP İl Başkanına neden gidildiğini bildikleri için başkanları tarafından yapılan bu açıklamayı anlamsız bulurlar ve sorgulamaya başlarlar.
Bu kez, yeni bir basın açıklaması yapılır ve bu kez yazılı bir metin yerine sözlü açıklama terçih edilir.
Amaç kıvırma payı bırakmaktır.
“Biz öyle demedik, basın öyle yazmış” demenin yolu açılır.
Söylenenler yine aynıdır.
Küfür edilmedi, böyle bir olay yaşanmadı, bizler AKP İl Bakanı’na şikayet amaçlı gitmedik” vs.
Muhtarlar Derneği’nin Başkanı, AKP İl Başkanı’na verdiği sözü tutma uğruna bütün riskleri göze alır.
Saklanabilecek bir şey kalmadığının farkında değildir.
Konunun özünü kendisi dışında kavramayan kimse kalmadığı halde, o ısrarını sürdürür.
“Belediye Başkanı bize küfretti.” Dediğini ve AKP İl Başkanı’na şikayet ettiğini unutur.
Muhtarların başkanı, herkesin zekasıyla alay ediyor ama kendi ayak izlerini kapatamıyor.
Bastığı her yer kokuyor.
Keşke durumun önemini anlasaydı da bütün muhtarlara küfür edildiğinde, şikayet makamı olarak AKP İl Başkanlığı yerine, Cumhuriyet Savcılığı’nı tercih etseydi.
Yapamadı, yapamazdı.
Birey bile olamamış bu adamda, o kapasite yok.
Muhtarlara başkanlık yapmak, onun işi değil.
Muhtarlar, bunun farkında ve çözüm arıyorlar.
Pek umutları yok ama onurlu davranıp istifa edebileceğini umuyorlar.
Ortak kanaat, bu işin adamı olmadığı yönünde.
Bana göre bu olaydan iki fatura çıkar.
İlkini, Muhtarlar Derneği Başkanı,
İkincisini ise AKP Yenişehir İlçe yönetimi öder.
