KÖYLÜ ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA…
Köyü ve köylüyü bilirim.
Yaptığını da bilirim, yapamadığını da.
Köylü üretir, satamaz.
Satar, ürününün değerini isteyemez.
İster, parasını alamaz.
Alır ne yapacağını bilemez.
İlk aklına geleni doğru zanneder ve hiç de acil olmayanı yapar.
Traktörünü değiştirir ya da ikincisini alır.
Şu kadar, şu özellikteki römorkunu, şu kadar tonluk şu özelliktekiyle yeniler.
Kazandığını kanıtlamanın yollarını arar gibidir.
Ya da her defasında birileriyle anlamlı bulduğu bir yarış halinde.
Onun yaşam hedeflerinde, yaşadığı köyde tek olmak vardır.
Olmazsa, üst sıralarda olmak da yeterlidir.
Kendisi bir şeyler soran değil, kendisine bir şeyler sorulan olmak ister.
Bu, onun gelmek istediği son noktadır.
Kendini o noktada gördüğünde ise mutlu olduğunu düşünse de böyle olmaz.
Bu kez insanların bir şeyler sormasına takılır, kızar.
Köyün ileri geleni olmak da kolay değildir.
Köyün ileri gelenlerinin kılavuzluğu köy merkezi ile sınırlı değildir.
Ondan beklenen işlerin, bir de şehir boyutu vardır.
Falanca bankadan kredi alınacaktır, tapuda iş vardır, mahkeme vardır ve tanıdık bir avukat gerekiyordur.
Ya da oğlu için iş arıyordur da onun için birileriyle konuşulmalıdır.
Bunlar gibi onlarca iş için kılavuz şarttır.
Kılavuzla işler daha kolay yürür.
Ayrıca kendisi istese bile, anlatsa bile, yapsa bile kimse onu tanımaz diye düşünür.
Hâlbuki kılavuzu iyi tanır herkes.
Çünkü o köyün ileri gelenlerindendir.
Bu özellik, şehirde yaşayan insanda da vardır belki. Bu boyutlarda olmasa bile.
Hep ilgimi çekmiştir bu konu.
Aynı devlet dairesinden ya da özel bir kuruluştan aynı zamanda aynı sonuçların alınması gerekirken, neden böyle olmaz?
Köylü vatandaşın, kılavuz aramasındaki haklılığını kanıtlayan, birçok örnek görmüşümdür.
Bu durum, kredi talep ettiği bankada bile böyledir.
Sanıyorum eğitimle ilgili.
Sanıyorum kendine olan güvenle ilgili.
Sanıyorum cebindeki parayla, üstündeki kıyafetle ilgili.
Bazen bir yere mensup olmakla,
Bazen kibar ya da kaba olmakla ilgili.
Bazen de görevini yapanlar ve yapmayanlarla ilgili.
Sanıyorum hizmet verirken kılık kıyafetine, neyin nasıl ifade edildiğine ve buna önem veren beyinlerle ilgili.
Sanıyorum, işini yapmaktan çok, işinin ona sağladığı gücü gösterme meraklıları ile ilgili.
Belki de sadece köylü olmak ya da olmamakla ilgili.
Belki de köylü olup çiftçi olamamakla ilgili.
Her neyse ne…
Anlatmaya çalıştığım şu ki
Köylünün kılavuzları yok artık.
Hızla yalnızlaştı.
Köylü, çığlık çığlığa derdini anlatmaya çalışıyor.
Kılavuzunu kaybetmiş gemiler kadar çaresiz, endişeli ve ürkek.