DELİNİN BİRİ…
Arabayatağı metro istasyonu.
Nilüfer’e gitmek üzere trene biniyorum. Oturduğum koltukta trenin hareket etmesini bekliyorum.
Vagonun içi dolmaya başlıyor,
2 dakika, 4 dakika, 6 dakika derken içeride iğne atsan yere düşmeyecek…
Hava sıcak…
Önümde, kapının hemen yanında, ayakta dikilen bir çocuk gözüme ilişiyor.
Kulağında kulaklıklar, müzik dinliyor, elinde kim bilir hangi dersanenin test kitapları…
Sağını, solunu muzip bakışlarla kesiyor.
İçeride bir sessizlik…
Sonra aniden hareketleniyor,
Kapının üzerindeki yeşil butona basıyor,
Herkesin duyabileceği bir sesle “Bu metro bozulmuş “ diyor ve dışarı çıkıyor,
Karşıda duran, diğer hattaki vagona doğru yöneliyor.
Vagondaki sessizlik daha fazla sürmüyor. Birbirini ezercesine harekete geçen kalabalık dışarı çıkmaya, diğer vagonu doldurmaya başlıyor.
Yarım dakikadan kısa bir sürede kalabalıktan eser yok!
Çevremdeki koltuklara bakıyorum, sadece dört kişiyiz…
Diğer vagon dolup taşıyor, kapıları kapanmıyor, bir çoğu dışarıda kalıyor.
Bir anons işitiyorum;
“Trenimizde arıza yoktur, az sonra hareket edecektir…”
Güvenlik görevlileri kalabalığı ikna etmeye, tekrar bizim bulunduğumuz vagona yönlendirmeye çalışıyor ama nafile…
Ne güvenlik görevlilerinin çabaları, ne de yapılan anonslar,
Millet ısrarla diğer vagondan yer kapma çabasında…
Trenler kısa bir süre sonra hareketleniyor.
Sürüye uyanlar başlıyor vagonun ardından koşmaya.
Hem içine girmeye çalıştıkları, hem de içinden çıktıkları trenler kaçıyor.
Tekrar sayıyorum, içeride dokuz kişiyiz.
Baştan say dokuz, sondan say yine dokuz…
Delinin biri kuyuya taş atıyor,
Kırk akıllı çıkaramıyor.
Tenhada yolculuk pek bir rahat oluyor…
=)))
=)))
=)))