Onlar, saygıyı hak ediyorlar.
Hakkımızı aramıyor,
Soru sormuyoruz.
Kendi çıkarlarımızı korumak konusunda yeteri kadar cesur değiliz.
Sorunlarımızın çözümünde, işin kolayına kaçıp “ricacı” olmayı tercih ediyoruz.
Bazen, ciğeri beş para etmez adamlara minnet ediyoruz.
Evet, bir yanımız böyle.
Ama
Bir yanımız daha var.
Çok fazla şikayet ediyoruz.
Şikayet etmek, vazgeçilmez alışkanlıklarımızdan oldu.
Hiç durmadan, usanmadan şikayet ediyoruz.
Hiçbir sorumluluğumuz yokmuş gibi yaparak ve
Sözde duyarlı olmak adına yapıyoruz bunu.
Şikayet ettiklerimiz arasında
Düzeltilebilir olanla
Ütopya olanı tasnif edemiyoruz.
Güzel olanla, çirkin olanı ayırt etmeden şikâyet ediyoruz
Samimiyet sorunumuz şikayetlerimizde de var.
İşimizden,
İşimizdeki patrondan,
Bağlı bulunduğumuz meslek kuruluşunun yaptıkları ya da yapmadıklarından,
Siyasi iktidardan ve de ona karşı gerekeni yapmadığı için muhalefet partilerinden,
Askerden, polisten, yargıdan,
Medyadan, sinemadan, ekmeğimizi kazandığımız şehirden ve kasabadan,
Hastaneden, hapishaneden velhasıl yaşam içinde olan her şeyden şikayet ediyoruz.
Yarış haline getirdik ve sürdürüyoruz.
Kim, neden, daha fazla şikayet edecek? Yarışı.
Benim şikayetlerim, seninkilerden çok, yarışı.
Benim şikayetlerim seninkileri yener, yarışı.
Senin anlattığın neymiş, sen bir de şunu dinle, yarışı.
Yarışın içinden kendini dışarı atarak durumun farkına varma şansı bulanlar;
“Bir şey yapmak lazım” demeye başlıyor.
Sayıları çok değil ama var.
Şikayetlerini bir temele oturtmuşlar.
Hoşnut olmadıkları konuları dillendirmekle kalmıyorlar.
Şikayetlerinin azalması için çaba içindeler.
Sapla samanı ayırmışlar.
Önemli ile önemsizi,
Acil olanla olmayanı,
Ve de en önemli olur ile olmazı kavrayabiliyorlar.
Ayakları yere basıyor.
Kişisel olanla toplumsal olanın,
Yerel olanla ulusalın,
Ulusal olanla küresel olanın farkındalar.
Hiç şüphe yok ki samimiler.
Hiç şüphe yok ki yapılacaklar listeleri var.
Şikayet ederken sorunsuz bir toplumda yaşadığımız izlenimi vermiyorlar.
Korkarken korkusuz, endişeliyken endişesiz, açken tok görünmeye çalışmıyorlar.
Sıradan şikayetçilerden ayırıyorlar kendilerini.
Her şikayeti haklı görüp, eşlik etmiyorlar onlara.
İkiyüzlü değiller.
Şikâyetlerinin, düzelttiklerimiz ölçüsünde azalacağını biliyorlar.
Tercihlerini yapmışlar ve değiştirerek yaşamaktan yanalar.
Onlar, saygıyı hak ediyorlar.