Güç zehirlenmesi
“İki tane ayyaşın yaptığı yasa…” diyerek başlamıştı sözlerine Başbakan.
“Ayyaş” diye söz ettiği iki kişinin kim olduğunu söylemedi.
Zaten hiçbir zaman açıkça saldırmadı Cumhuriyet’in temel değerlerine.
Bir zamanlar Milli Görüşçü’ydü.
O zamanlar antiemperyalist bir duruşu vardı.
İki cümlesinden biri Siyonizm’e olan nefretini içeriyordu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu zaman dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in 3. Köprüyle ilgili açıklamalarına sert çıkmıştı;
“Kuzey bölgemizde kalan yeşil alanların imara açılarak katledilmesinden başka bir şey değildir. İnşallah bu cinayet bitmeden hükümet değişir.” demişti.
Aradan yıllar geçti.
Belli ki kafasındaki “cinayet” tanımı da değişti.
Irak’ta on binlerce masum insan öldürülürken sesi çıkmadı mesela.
Bugün ise Suriye’ye özgürlük getirme bahanesiyle eline silah verilen teröristlerin bir ülkeyi nasıl yerle bir ettiğine şahitlik ediyoruz.
Yıllardır, dış güçlerin Türkiye’yi karıştırmak için sürekli plan yapmasından şikayetçiyken başka devletleri kan gölüne çevirenlerle ortaklık kurmakta sakınca görmüyoruz.
Geçmişe bir kez daha dönecek olursak, 30 Ocak 1991’de, Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan, il binasında bir basın toplantısı düzenliyor ve dönemin Başbakanı Turgut Özal’ı sert biçimde eleştiriyor:
“Körfez Savaşı, ABD’nin emperyalizmi ve siyonizmi dünyaya hâkim kılmak için yaptığı bir savaştır. ABD’nin bu planı uygulayabilmek için kendi emrine harfiyen uymayan Irak’ı ezmesi ve böylece Ortadoğu’da İsrail karşısında hiçbir güç kalmamasını sağlaması gerekiyordu.” diyor.
Erdoğan, Türkiye’nin ABD’ye yardımcı olmasının milleti aldatmak olduğunu söylerken, “Bütün bu gerçekler ortada iken Özal’ın, milletin büyük çoğunluğunu karşısına alıp Anayasa ve kanunları sürekli çiğneyerek Türkiye’yi savaşa sokmak istemesi, vahim bir olaydır!” diyerek eleştirilerine devam ediyor.
Hatta Erdoğan’ın Özal’a “ABD uşağı Siyonist” dediği bile iddia ediliyor.
ABD’nin bölge üzerindeki planları değişmediğine göre Erdoğan değişmiş olmalı.
ABD’nin bölgedeki projelerinin ustabaşısı olabilmek için eskiden kalma düşüncelerini bir kenara koymuş olduğu kesin.
Gerçi son zamanlarda artık gözden düştüğünün işaretleri gelmeye başladı. Taksim’den tüm Türkiye’ye yayılan olayların nedenini anlayamadı mesela. “Birkaç ağacı bahane eden marjinal grupların işidir” dedi. “CEHAPE zihniyeti ortalığı karıştırmak istiyor” şeklinde konuştu.
Yaşananların siyasetten bağımsız başlayan ve gelişen bir halk hareketi olduğunun farkında olmadığını gösterdi.
Tıpkı, okyanus ötesinde ikamet eden hoca efendisinin söylediği gibi;
Belki de güç zehirlenmesi böyle bir şeydir.