Yalancılar korkak olur
Hatasız insan olmaz.
Deriz ama
Hatalarımızı kabul etmek zor gelir.
Hatasız olmayı erdemli olmak sayarız da
Onları kabul edip önemli olanın gerekli dersler çıkarmak olduğunu unuturuz.
İnsan, karşılaştırarak öğrenir.
İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı bu yöntemle kavrar.
Bunun için hayatın içinde olmak gerekir.
Hayattan kendini soyutlamış birinin, kıyaslama şansı olmaz.
Kendisine takılıp kalır.
Kişiyi, hayatın derslerini okuma özürlü yapar.
İnsan, hayatımızdaki başarılardan veya kötü sonuçlardan doğru dersler almak zorundadır.
Ancak bu sayede, gelecekte daha iyi bir yaşam için hazırlıklı olabilir.
Bazen insanlar hakkında yanılırız.
Onunla olan ilişkimizi irdeler ve sormaya başlarız
Bir insan hakkında beni yanıltan nedir?
Acaba beni yanıltan o mu?
Benimle olan ilişkilerinde olduğundan farklı görünmeye mi çalıştı?
Bir maskesi vardı da, ben mi farkına varamadım?
Yoksa bende mi bir sorun var?
Bakış açım çok mu kendime endeksli?
Bütün bu sorulara doğru cevaplar bulmanın yolu,
Yaşamın her alanından alınmış farklı göstergeler kullanmaktır.
Hatalar, gelecekteki yaşamımızın yapı taşlarını oluşturduğuna göre,
Önemli olan, hatalarımızı bilmek ve onları düzeltmenin çaresini düşünmektir.
Bunun aksi, hataların en büyüğü olacaktır.
Hem kendimizle ilgili hem de diğer kişi ve olaylarla ilgili doğrudan yana olmayı başarmak gerekir.
Kolay gibi görünse de kolay değildir bu.
Birçok kişinin hoşuna gitmez.
Yalanı, çıkarlarını koruma aracı olarak görüp algılayanlar,
Yalanlardan oluşan dünyalarında,
Doğrudan nefret ederler.
Doğru olanı sevenler ve doğrudan yana olmayı seçenler,
Nefret dolu bakışları hissetseler bile
Doğru kalabilmeli.
Cesaret gerektiren bu davranışı,
Sadece doğrudan yana olanlar gösterebilir çünkü.
Yalancılar, kendine güvensiz olur.
Yalancılar korkak olur.