AKP TECAHÜL-İ ARİF YAPIYOR
Açlık grevlerinin olduğu bir dönemde, Aziz Nesin, eylemler hakkında görüşünü açıklarken “eğer bir yazar yazma boykotu yaptığında, toplum neden yazmıyor diye hareketleniyorsa yazarın boykotu başarılı olmuştur demektir.
Hakeza bir gurup insan açlık grevi yapıyor toplum buna seyirci kalmıyorsa, tepkisini dile getiriyorsa, bu eylem amacına ulaşmış demektir. Aksi durumlarda eylemin bir anlamı yoktur” diyor.
Ölüm oruçlarının yaşandığı bu günlerde Aziz Nesin’in saptamasını temel alarak baktığımızda, ölüm oruçlarının amacına ulaştığını söylemek mümkün.
Eylemin yaratığı etki azımsanmayacak bir toplumsal reflekse yol açtı.
Bu tür eylemlerin asıl hedefinde toplumun duyarsızlığı vardır.
Tepkinin ve isyanın asıl nedeni budur.
Eylemin ve eylemcilerin yegâne amacı da vicdanları harekete geçirmek olmalıdır ki
Bugün itibariyle de bunun başarılmıştır.
Adına ister ölüm orucu deyin isterseniz açlık grevi.
Eylem biçimi olarak ister onaylayın, isterseniz reddedin.
Ama
İnsan yaşamından daha önemli bir şey olduğunu söylemeyin.
“bu tür eylemleri siyaseten doğru bulmuyorum” da demeyin.
Eleştirilmesi gereken, Şark kurnazı AKP’nin ölüm oruçlarıyla ilgili tutumu ve idam cezası konusunda aldığı tavırdır.
Başbakanın idam meselesine karşı altığı tutumdur.
2002 yılında “ İdam cezası tamamen kalkmalı. Bunun için hükümete destek vermeye hazırız.”
Yıl 2011yılında ise “ Ben iktidar ortağı olsaydım, Abdullah Öcalan’a idam cezası verilmeseydi koalisyondan çekilirdim” diyen Başbakan’a sorulmalı.
İdam gibi ciddi bir konuda bu görüş değişikliğinin nedeni nedir?
12 Eylül referandumda evet Kampanyası esnasında idam edilmiş Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu’ndan bahsedip kürsüde ağlamasına ne demeli?
Adalet Bakanı eylemin vahim bir sürece doğru yol aldığını ifade ederken, Başbakan ölüm oruçlarının olmadığını nasıl söylüyor?
Peki, bir an Başbakanın doğru söylediğini, açlık grevlerinin olmadığını kabul edelim, o zaman ne oldu da 9 Kasım’da gerçekleşen bakanlar kurulu toplantısında açlık grevcilerinin, tecridin kaldırılması, mahkemelerde ana dille savunma yapılması gibi talepleri gündeme sokmak ve bu doğrultuda adım atılacağı beklentisi yaratmak neyin nesidir?
AKP soruların cevabını biliyor.
Tecahül-i arif yapıyor.
Bilip de bilmezlikten geliyor ama
Çelişkiyi saklayamıyor.