B,C,D,Z,Y,İ ve var mısın, yok musun…
Üç sessiz ve bir sesli harf düşünün bakalım…
Söylemenize gerek yok, duymam zaten, benim söylediklerimin duyulmadığı gibi…
Allah razı olsun böyle reyting rekorları kıran program yapımcılarından her ne kadar programları oldukça aptalca buluyor da olsam…
Başka da bir program seyredemiyorum zaten…
Hele son kalan iki kutudan birinde beş yüz bin var ise değmeyin keyfime…
Üstüne üstlük dindarlığını ön plana çıkartıp dualar üstüne dualar edip Allah’ın izniyle beş yüz bini alacağını düşünen ( niye izin verecekse ) ve açtırdığı kutusundan mavi çıkan yarışmacı da denk gelmişse mutluluğum tavan yapıyor…
Karakteristik özelliğimizin ( ya da tersinin ) göstergesi olması açısından bayılıyorum var mısın yok musuna…
Zeka seviyemizi açıkça ortaya koyan Çarkıfelek için zaten bir şey söylemeye gerek yok, bilhassa sessiz harf söylemesi gerekirken anasının ‘A’ sını söyleyen bir sanatçımız ya da sporcumuz çıktığında…
Ah benim toplumum ah ki ne ah…
İşinize gelmeyen bir şey söylemek ne kadar zordur size…
Her kim olursa olsun liderler hep lafı dolaylı olarak ya da tersini söylemek zorunda kalmışlardır geçmişte ve günümüzde…
Doğruyu direk olarak söylemeye cesaret edemezlerdi ucu kendilerine değdiğinde toplum tarafından omuzlardan yere indirileceği endişesiyle…
Çalışma hayatım boyunca ( aslında toplumsal özelliğimiz nedeniyle çalışmama hayatı demek daha doğru olacak ) işten kaytarmak için her yolu deneyenlere çarpmaması için elimi sallamaya çekinirdim…
Cuma günleri doruğa ulaşırdı kaytarmalar…
Hele bir de aylardan bir sonra ki ise bizim Recep ile Şaban’dan…
Zekamızın, aç ya da tok gözlülüğümüzün göstergesi olan bu yarışmalara ek olarak Survivor’ı da unutmayalım dedikodu ve kuyu kazmayı sevip sevmediğimiz açısından…
Çalışmayı sevip sevmediğimiz hakkında yorum yapmak gereksiz iki cümleyi hatırlatmak dışında…
Birincisi ‘Türk, Öğün, Çalış, Güven’…
İkincisi ise ‘En İyi İbadet, Çalışmaktır’…