Bülent Cingil’le görüşebilir miyim?
Yaşlı amca belediyenin kapısına yaklaşır. Kapıda duran güvenlik görevlisine kararlı bir ses tonuyla “Evladım, ben Belediye Başkanı Bülent Hamdi Cingil’le görüşmek istiyorum…” der.
Genç güvenlik görevlisi “Amca, Bülent Hamdi Cingil seçimleri kaybetti, odasını boşalttı, o artık belediye başkanı değil” diyerek cevap verir.
Ertesi gün yine belediye binasında soluğu alan amca, aynı güvenlik görevlisine “Evladım, ben Belediye Başkanı Bülent Hamdi Cingil’le görüşecektim” der.
Yaşlı adamın bunadığını düşünen görevli bu sefer sesini biraz daha yükselterek “Amcacığım, dün de söyledim, Bülent Hamdi Cingil artık belediye başkanı değil. Seçimleri kaybetti. Odasını boşalttı. Şu anda nerede olduğunu bilmiyorum, sen artık onu sorma” diye çıkışır.
Adam gider, ama ertesi gün yine kapıda belirir. “Evladım Bülent Hamdi Cingil’le görüşebilir miyim?”
Görevli iyice sinirlenir. “Eee! Bunak mısın nesin? Üç gündür aynı şey. Bülent Hamdi Cingil seçimi kaybetti, artık belediye başkanı değil, artık belediye binasına gelmiyor…”
Yaşlı adam: “Kızma evladım ben de biliyorum ama duymak hoşuma gidiyor sadece…”
Atma Recep din kardeşiyiz…
AKP’nin tüm Türkiye’de kan kaybettiği her ortamda konuşuluyor. Anlatılanlara göre AKP Genel Merkezi’nin bu kan kaybının önüne geçmek için çeşitli projeleri varmış.
Hatta bunun için Bursa’dan iki kişinin ismi geçiyormuş.
Bir tanesi Yenişehir’in efsane Belediye Başkanı Bülent Hamdi Cingil…
Diğeri de AKP İlçe Başkanı Nazif Tuna…
Projeye göre Cingil, Başbakanlık danışmanı veya müsteşar, Nazif Tuna da Milletvekili olacakmış…
Böylelikle yaklaşan genel seçimlerde AKP’nin müthiş bir rüzgâr yakalaması hedefleniyormuş. Gandi Kemal’in rüzgârını ancak bu ikili keser diye konuşanlar hatta iddiaya girenler bile varmış…
Yenişehir’i Bursa’nın, Türkiye’nin ve hatta Dünya’nın gözbebeği yapan bu ikilinin tecrübelerinden ülke yönetiminde de faydalanılması düşünülüyormuş.
29 Mart yerel seçimlerinde AKP’nin Yenişehir’i silip süpürerek aldığı 5 bin 825 oyun da bu tercihte önemli bir rolü varmış. AKP bu muazzam oy oranını seçimde de hanesinde görmek istiyormuş.
Ne diyeyim, sevindim vallahi…
Sonuçta hepimiz din kardeşiyiz…
Hazır bu haftaya fıkrayla girmişken, yaşanmış bir olayla kapatayım da tam olsun. İkinci başlıkta kullandığım sözün hikâyesi şöyleymiş;
Osmanlı zamanında Recep isminde birisi eşkıyalık yapmaktadır. Bir gün Osmanlı askerleri bunu ve adamlarını sıkıştırır. Silahlar patlar. Recep ve adamları çok kötü bir duruma düşünce kahramanımız, askerlere : “Durun, vurmayın, atmayın! Din kardeşiyiz hepimiz! Acıyın!” şeklinde yalvarır. Askerler de “Tamam! Fakat bir daha görmeyelim!” diyerek bunları bırakırlar. Bir kaç gün sonra bir kahvede Recep Efendi adamlarıyla birlikte nutuk çekmektedir:
“Geçen gün askerleri mahvettim! Vurdum, kırdım, analarını ağlattım! Herifler canlarını zor kurtardılar elimden!”
Bu sırada oradan geçen ve olaya da şahit olmuş olan bir vatandaş şöyle der: “Atma Recep, din kardeşiyiz!”
Recep ve adamları Osmanlı zamanında da atıyormuş demek ki…
Yazımın devamı genel seçimden sonra…