Dolar 34,6045
Euro 36,6142
Altın 2.937,39
BİST 9.640,08
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 15°C
Parçalı Bulutlu
Bursa
15°C
Parçalı Bulutlu
Cum 16°C
Cts 15°C
Paz 12°C
Pts 11°C

DOSTOYEVSKİ’NİN EVİNDE

DOSTOYEVSKİ’NİN EVİNDE
7 Mart 2012 01:57
A+
A-

St.Petersburg’a gider gitmez kendimi Rus yazar Dostoyevski’nin Müze Evi’ni gezerken buldum.
Bir şeyler beni çekmiş olsa gerek. Belki kitap kokusu, kim bilir belki okuma aşkı ya da yazarlara olan merakım, belki de bir sihir…
Şehrin her yanının tarih kokması, sayısız yazarı, sanatçıyı içinde barındırması kışkırttı beni. Şunu da göreyim bunu da göreyim derken St.Petersburg sokaklarında kayboldum.
Ancak bu durumdan memnundum. Dostoyevski romanlarında kaybolmak gibi bir şeydi… Tuhaf bir heyecan…
Zaman saati durdu… Romanlarındaki karakterler yol arkadaşım oldu ve beni onun yanına götürdüler…
* * *
Dostoyevski’nin bir zamanlar yaşadığı apartmanın önündeyim. Burası 1971’de müze haline getirilmiş.
Yazar, tarihin en büyük romanlarından biri sayılan Karamazov Kardeşler’i bu evde yazmış.
Her yıl farklı ülkelerden binlerce kişi yazarın evini görmeye geliyor. Ev, bu hali ile adeta kutsal bir mekânı andırıyor.
Merdivenleri ağır ağır çıkıyorum. Bir zamanlar nefes aldığı evi soluyorum…
Çalışma masasının üstü notlarla dolu. İki küçük koltuk, masasının üzerinde duran yarı dolu çay bardağı onu duyumsatıyor…
Yemek odasındaki mobilyalar o devrin zevkini yansıtıyor…
Kullandığı eşyaları, kalemleri, kitaplarının farklı dillerde ilk baskı örnekleri, mektupları, kumar malzemeleri sergilenmiş müzede…
Çalışma odasının duvarında evin bulunduğu sokağın 1870’li yıllarda çekilmiş bir fotoğrafı asılı. Camdan dışarıya bakıyorum. İlginçtir ki, fotoğraftaki sokakla şimdiki sokak arasında değişen pek bir şey yok…
* * *
Bütün bunlar yaşandı, yaşatıldı bir zamanlar diyor ev.
“Müze evleri” kurarak yaşatmak, unutmamak, unutturmamak… Tatlı bir düşü yaşatmak gibi… İnsan imreniyor.
Ülkemizde müze evleri oluşturmaya son yıllarda önem verildi. Tevfik Fikret, Ziya Gökalp, Cahit Sıtkı Tarancı, Zeki Müren ve Barış Manço, evleri müze haline getirilmiş yazar ve sanatçılardan bazıları…
Müzecilik, eğitimin bir parçası, derslerin tamamlayıcısı olmalı ülkemizde de. Müzeleri, müze evleri gezmeyi teşvik etmeli öğretmenler, anne-babalar.
Çünkü ezbere dayalı eğitim sisteminin tersine, yaşayarak öğrenme fırsatı yaratıyor. Bir gözlem yolculuğu yapıyorsunuz gezerken.
Görsel ve dijital dünya ile bağlantılı olarak görsel hafızası çok güçlü yeni nesil, görerek daha etkili eğitim alıyor.
Laboratuar işlevi gören müze, yaratıcılığı teşvik ediyor. Önceki medeniyetlerden elde edilen verileri görme, değerlendirme, sentez yapabilme yeteneğini geliştiriyor.
Kültürel değerleri korumayı öğrettiği gibi sanat sevginin oluşmasına yardımcı oluyor.
Müze gezilerini teşvik etmek için, haftanın bir günü bilet ücreti alınmayabilir. Öğrencilere müze kartı hediye edilebilir.
Müze içindeki sergiler daha bilgi verici ve çekici hale getirilebilir. Kafe hizmeti sunulabilir.
Kitapçı, hediyelik eşya dükkânı gibi yan unsurlarla müzeler daha çekici hale getirilebilir.
* * *
Ne kadar sıkı bir okuru olsanız da, hayatını bilseniz de, yazar hakkında bilgi sahibi olsanız da insani yönlerini düşünemiyorsunuz.
Yazdıkları romanların ne kadar kurmaca, hayal ürünü olduğunu kabul etsek de onun bir hayal ürünü değil, en küçük ayrıntısına kadar gerçek olduğunu ancak yaşadığı mekâna gittiğinizde hissediyorsunuz.
Hep kitaplarını okuduğum, dünyanın sayılı yazarlarından bir olan Dostoyeski’nin evinde olduğumda ancak, onun gerçekten yaşamış olduğuna inandım.
Kapıdan çıkarken arkama dönüp bakıyorum, soluk aldığı evi kokluyorum. Saygı ve sevgiyle selamlıyorum…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj gönder
1
Merhaba
Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?