EĞİTİM-BİR-SEN ESTİ GÜRLEDİ…
AKP’nin 2002 yılında iktidar olmasıyla beraber hızla yükselişe geçen, üye sayısını 200 bine yaklaştırarak eğitim alanında yetkili sendika olma hakkını kazanan ve yandaş sendika olmakla eleştirilen Eğitim-Bir-Sen hükümeti topa tuttu.
Eğitim-Bir-Sen basın açıklaması yaptı, taleplerini dile getirdi. Memur-sen Bursa il temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Bursa Şube Başkan’ı Numan Şeker’in katılımıyla Atatürk Anıtı önünde yapılan basın açıklamasına çok sayıda öğretmen katıldı. Şeker, “adında ‘adalet’ ve ‘kalkınma’ olan hükümetten adalet istiyoruz”
Yapılan açıklamada, toplu sözleşme talebi yenilendi, eşit işe eşit ücret uygulamasının öğretmenlere bir şey getirmediği belirtildi ve en düşük ücreti eğitimcilerin aldığı ifade edildi.
Açıklama şöyle:
Toplu Sözleşme Hemen Şimdi!
Eşit işe eşit ücret uygulamasından mağdur olan çalışanların durumu iyileştirilinceye ve toplu sözleşme süreci tamamlanıncaya kadar devam edecek olan eylemlerimizi,23 Kasım 2011 Ak Parti İl Binası önünde başlayıp,9 Aralık 2011 Gemlik Hükümet Konağı önünde,17 Aralık 2011 İnegöl Hükümet Konağı önünde, 7 Ocak 2012 Heykel Orhangazi Parkındaki gerçekleştirmiştik, bugün (12 Ocak 2012) de eylemlerimize Yenişehir’de bir yenisini daha ekliyoruz.
Eğitime En Fazla Bütçeyi Ayırdığını Söyleyenler, En Düşük Ücreti Eğitimcinin Aldığını Biliyorlar mı?
İktidar sahipleri, her fırsatta en fazla bütçeyi eğitime ayırıyoruz diyorlar. Doğal olarak toplum, en çok eğitimcilerin önemsendiğini sanıyor. Kimse kamuda en düşük ücreti öğretmenin ve akademisyenlerin aldığını aklına bile getirmiyor. Doğru, genel yönetim bütçesinden en fazla pay eğitime ayrılıyor ama kamuda en düşük ücreti de eğitimciler alıyor. Bunu bu vesileyle bir kez daha haykırmak istiyoruz.
Öğretmen ve öğretim elemanlarının aldığı ücretten memnun değiliz. Bin 577 TL maaş alan öğretmenden daha düşük ücret alan neredeyse kalmadı. Adında ‘adalet’ ve ‘kalkınma’ olan hükümetten gelir dağılımında adaleti sağlamasını istiyoruz.
“Eşit işe eşit ücret” sloganı ile kamuda farklı kurumlarda aynı unvanlarda çalışanların maaşlarının eşitlenmesinin uygulaması doğrudur; ancak, öğretmen ve öğretim elemanlarının diğer kurumlarda muadili yok denilerek kapsam dışında bırakılmasının doğru olamadığını da ifade etmeliyiz. Ortada bir mağduriyet var ve bunun giderilme adresi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın da ifade ettiği gibi, toplu sözleşme masasıdır. Öyleyse masanın önümüze gelmesi için yasanın bir an evvel çıkması gerekir. Bakanlar Kurulu’nun yasayı aylardır bekletmesi ve Meclis’e sevk etmemesi sabrımızı zorladı. Nihayet yasa Bakanlar Kurulu’ndan çıktı ve Meclis’e gönderildi. Bakanlar Kurulu’nun duyarsızlığını Meclis’te sürdürmeye kalkmasınlar ve tahammül sınırlarımızı daha fazla zorlamasınlar. Meclis’ten ‘şike Yasası’na, ‘vekillere ballı emekli maaşı önerisine’ gösterilen duyarlılığı, toplu sözleşme yasasına da göstermesini bekliyoruz. Bir an önce güvencemiz olan 4688 Sayılı Yasadaki değişiklikler ve Toplu Sözleşmenin üzerinde uzlaşıldığı haliyle meclisten geçirilmesini ve Resmi Gazete ’de yayımlanmasını, bizi oyalamamalarını ve bir an önce toplu sözleşme masasını önümüze koymalarını bekliyoruz.” Tarihte ilk kez yeni bir yıla Memurlar zam aladan girmektedir; çünkü zam yetkisi Anayasal olarak Toplu Sözleşme Masasıdır, yasayı geciktirenler, bunun hesabını kamu çalışanlarına vermelidir.
Eğitimciler olarak, sadece ek ödemede kapsam dışında tutulmuş olmaktan dolayı tepki gösterdiğimiz sanılmasın. Öğretmen ve okul yöneticilerinin kalbi henüz doğrulmamıştır. Bazı siyasilerin söylemleri ve Milli Eğitim Bakanı’nın okulların açıldığı ilk iki ay içerisindeki birtakım uygulamalarının ve basına yansıyan demeçlerinin oluşturduğu huzursuzluk henüz telafi edilmemiştir. Sorumluluk makamında bulunanlar, öğretmenlik mesleğinin itibarını gölgeleyen yaklaşımlardan uzak durmalıdır.
Eğitimcilerin bağış soruşturmalarıyla canı yakılmıştır. Yönetici arkadaşlarımız, üzerine vazife değilken yüksünmeden genel kalkınmaya omuz vermek adına okulda tahsildarlık yapıp, okulda eğitimin kalitesinin artırılması adına personel istihdamı yaparken, Milli Eğitim Bakanı’nın bakanlığının ilk günlerinde eline tutuşturulan bir iki şikâyet mektubundan hareketle bütün eğitimcileri üzen genelgesi yanlıştı.
Çünkü eğitimciler bu noktada tahkir değil, taltif bekliyordu; ama henüz bu gerçekleşmedi, Sayın Bakanın bu yanlışlarından vazgeçmesini bekliyoruz.
Ayrıca ek ders birim ücretlerinde hala bir iyileştirme yapılmaması ve ek ders esaslarının yenilenmemesi, yıllardır kariyer basamakları sınavının yeniden düzenlenmemiş olması, okullara bütçe verilmemesi, kadrolu yeni öğretmen alımı yerine ücretli öğretmen ile ihtiyacın geçiştirilmeye çalışılması konularında acil çözüm bekliyoruz.
“Buradan “kimsesizlerin kimsesi”yim diyen Sayın Başbakanımıza sesleniyoruz. Memurların kimsesi yok. Öğretmenin, öğretim elemanının kimsesi yok. Bakanımız yok. Emekli vekilimiz yok. “Şike”miz yok. Velhasıl kimimiz kimsemiz yok. Bizim de “kimse”miz siz olmalı ve memurunuza sahip çıkmalısınız. Şüpheniz olmasın, memurlara yapılacak zammın her kuruşu memurlar tarafından son kuruşuna kadar helal ettirilecektir. Öyle görülüyor ki son söz masada söylenecek ve biz bu masadan kazanmış olarak kalkacağız. Hükümet masaya hazırlıklı gelsin. Aksi halde meydanlar-şimdi olduğu gibi-bizi bekliyor ve biz de meydanların hakkını vermeye hazır ve kararlıyız. Memur Sen ve Eğitim-Bir-Sen, masa başında verilmeyen hakkımızı, ya Toplu Sözleşmede ya da meydanlarda alacaktır. Kimsenin kuşkusu olmasın.
”Toplu sözleşme masasında, 666 sayılı KHK ile mağdur duruma düşen öğretmen, öğretim elemanı, din görevlisi vb. gibi unvandaki memurlara iyileştirme yapılması, aile yardımı, Toplu Sözleşme primi ve 4/C’lilerin 12 ay süre ile çalıştırılması konularıyla beraber, 39 maddede özetlenecek sosyal, ekonomik ve özlük konularında hazırladığımız taleplerimiz önceliklerimiz olacaktır.”
Taleplerimizi gerçekleştirmek için, vuracağımız zamanı da duracağımız zamanı da iyi biliyoruz. Amaca ulaşmak için bütün demokratik yollar tükenince, alanlara çıkmanın ve ‘Her eylem yeniden diriltir beni’ diye haykırmanın bilincindeyiz.
Saygıdeğer katılımcılar, gündeme dair birkaç hususa da değinelim,
Kenan Evren Anayasası ile Yönetilmek İstemiyoruz
Kenan Evren Anayasası ile daha fazla yönetilmek istemiyoruz. Yeni anayasa insanı merkeze almalı; öznesini devlet değil, millet oluşturmalıdır, süreç bir an önce sonuçlanmalıdır.
Bursa Ak Parti önünde başladığımız kitlesel basın açıklamaları şeklindeki eylem serimize Gemlik, İnegöl, Osmangazi ilçelerinden sonra bugün Yenişehir’de devam ettik. Eşit işe eşit ücret uygulamasından mağdur olan çalışanların durumu iyileştirilinceye ve toplu sözleşme süreci tamamlanıncaya kadar eylemlerimiz devam edecektir, bu böyle bilinmelidir.