FARK YARATMAK BECERİ VE ÖZVERİ İSTER
“Sıradan işlerin adamı olma” rolünü yaşam tarzı olarak benimseyen, bu rolden rahatsız olmayan dahası mutlu bile sayılan idarecilerin sayısı hızla artıyor.
Gözlemlerime göre iki tür “Sıradan idareci” tipi olduğunu söyleyebilirim.
Etliye sütlüye karışmayan, göz önünde bulunmaktan hoşlanmayan ve idare ettiği kurumun günlük rutin işlerini yerine getirmeyi yeterli gören tür içlerinde en yaygın olanı.
Diğer türü ise aktif görünme çabasına karşın üretme ve ürettikleriyle fark yaratma becerisinden yoksun olanlar şeklinde tanımlamak mümkün.
Sıradan işlerin adamı rolündeki idarecinin bahsettiğim türlerden hangisine mensup olduğunun pek bir önemi olmadığı gibi hangi kurumun başında olduğu da fark etmiyor.
Sıradan idarecilerin ortak noktaları belli;
Yönettikleri kurum ve kuruluşları kendileri gibi sıradanlaştırıp işlevsizleştirmeleri…
Sıradan idareci türleriyle siyasi örgütlerde, devlet kurumlarında, sivil toplum kuruluşlarında ve eğitim kurumlarında kısacası hayatın her alanında karşılaşmak olası.
Yönettiği kurumu sıradanlaştıran idareci tiplerinin kulaklarını bugüne kadar yazdığım bir çok yazıda çınlattım. Bu kez sıradan olmayanlardan bahsetmek istiyorum.
Yenişehir Ertuğrul Gazi Anadolu Lisesi, belli ki sıradan işlerin adamı olmayı kabullenmeyen bir ekip tarafından yönetiliyor.
Okulda hemen hemen her gün ayrı bir faaliyet söz konusu. Bu faaliyetlerin her biri derli toplu bir biçimde basınla paylaşılıyor.
Okulların dört duvar arasına sıkışarak ve müfredatın dışına çıkmadan öğrenci yetiştirilecek yerler olmadığının umut verici bir örneği Anadolu Lisesi.
Okulların kapandığı Cuma gününün akşamında gerçekleştirilen “Yıl sonu karne şenliği” istenirse neler yapılabileceğinin en iyi örneği.
“Kolpa” adlı tanınmış rock grubunu hiçbir ön yargıya kapılmadan böyle bir etkinliğe dahil etmek ve organizasyonu kusursuz tamamlamak cesurca alınmış bir kararın sonucu.
Anadolu Lisesi´nin bu ve benzeri etkinlikleriyle yakaladığı uyum ve fark yaratma becerisinin bütün kurumlara örnek olması dileğiyle.