HASTALIĞIN ADI TEMBELLİK
Cumhuriyet’in 89. Yılı nedeniyle Türkiye’nin hemen her yerinde yapılan kutlamalar gösterdi ki bir süredir üzerimize sinmiş olan tembellikten kurtulma yolundayız.
Üzerimizdeki ölü toprağını atmaya çalışıyoruz.
Farkındalığımız arttı.
Duyarlı insanların yıllardır sürdürdüğü mücadele sonuç verdi.
Kitleler harekete geçti.
Milyonlarca insan, hem kendi hem de ülke geleceğine karşı sürdürülen saldırılara karşı el ele verdi.
Kendi gibi tedirgin olan insanlarla bir araya gelip,
Asıl güçlü olanın kendisi olduğunu anladı.
Ben kendi adıma, gerek Türkiye genelinde gerekse Yenişehir’de, bunun ipuçlarını gördüm.
Geçen hafta, Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından düzenlenen Cumhuriyet Yemeği’ne gösterilen ilgi delilimdir.
Cumhuriyet Yemeği, Yenişehir’de bir şey olmaz diyenler için olduğu kadar diğer tembeller için de bir örnek oldu.
Ben kimim? Ben katılsam ne olacak? Katılmasam ne olacak? Ne değişecek? Diye soranlardan,
Bunları yapmamın bana ne faydası olacak?
Diye düşünen bencillere kadar, herkesi etkiledi.
Daha sonra yaparız, diye yapacaklarını ertelemeyi alışkanlık haline getirmiş olanlardan,
Bu tür bir yemeğin anlamsız bulduğunu söyleyenler de sonuçlar çıkardı.
Bir de yapmanın mümkün olmadığını söylemekte sakınca görmeyen ve
Kaç kişi gelecek? Diyerek sorgulayanlar vardı.
Yenişehir’de böyle bir yemekte yer alacak insanların yetersiz olduğunu iddia ediyorlardı.
Hiçbirinin dediği olmadı.
Kendi tembelliklerini gizlemek için türlü bahaneler uyduranlar,
Yapılan gecenin sonuçları değerlendirilirken yalnız kaldılar.
Tembellikleri ortaya çıktı.
Her söylediklerinin kendi zaaflarıyla ilgili olduğunu anlaşıldı.
Yenişehir’de böyle bir yemek için gereken yeterli tabanın olduğunu gördüler.
Bunların içinde bazıları, mükemmeliyetçi çıktı ve yemek yerinin darlığından söz ederken
Birkaç önce söylediklerini unutup,
Kendileriyle çeliştiler.
Sözüm ona bulundukları konumdan mutsuzdular.
Sözüm ona onların varmak istedikleri bir yer vardı.
Sözüm ona onlar değiştirmekten, etkilemekten yenilemekten yanaydılar.
Hangi tarihte girdiklerini kendilerinin bile bilmediği derdin bir tembellik vardı üzerlerinde.
Mümkün olmadığını bile bile oldukları yerde durarak ilerlenebileceğine düşündüler.
Olduğun yerde durarak, varılmak istenen yere varılamayacağını unuttular.
Tembelliklerini saklamak için uydurdukları,
Sonra da unuttukları gibi.