Hiç değilse…
Geçen hafta apar topar hazırlanan bir gazete ve aynı hızla yazılmış bir köşe yazısından sonra aradan bir hafta geçti.
Bu hafta yazacaklarımın çoğunu, geçen haftaki köşe yazımda da yazabilirdim.
Yazsaydım, yanılmamış olacaktım.
Çünkü
Her partinin seçim sonuçların değerlendirirken işine gelenleri söyleyeceğini yazacaktım.
“Her parti, seçimden oylarını artırarak çıktığını söyleyecek” diyecek ve haksız çıkmayacaktım.
Bunun yerine CHP ile ilgili tespitlerde bulundum.
Nasıl büyüyebileceği hakkında küçük ipuçlarını sıraladım geçen hafta.
CHP ile ilgili yazabileceğim başka tespitler de vardı. Yazmadım.
Genel başkanından sempatizanına varıncaya kadar çaba sarf eden herkesin emeğine duyduğum saygıdan yapmadım bunu.
Seçim sonuçları, CHP tabanının beklentileri karşılamadı. Bu, bilinen bir gerçek.
Bu gerçek, CHP tabanında iki sonuç yarattı.
İlki; yapılamayan işleri, ulaşılamayan insanları ve anlatılamayan projeleri konuştu. Gelinen noktadan ara vermeden yeniden başlamak gerektiğini düşündü.
Diğeri, çiçeği burnunda Genel Başkan ve ekibinin tasfiyesi için neler yapılacağını sıralamaya başladı.
CHP tabanında, hiç sevilmeyen “ Kurultay” kelimesi ağızdan çıkacak en anlamlı sözmüş gibi kullanıldı.
Yenişehir ilçe teşkilatı, Türkiye’nin muhtelif yerlerinden gelen bu çatlak sese aynı anda katıldı.
Herkes gibi ben de biliyorum bu seslerin akortsuz tonunu ama kendi içinde bir ahengi var.
Çalınan melodi net olarak anlaşılamasa bile CHP tabanı, bu gürültüyü iyi biliyor.
Yine herkes gibi benim de tahminlerim doğru çıkıyor ve bu ses;
“ Kurultay yolu göründü, Kılıçdaroğlu iyi adamdı ama ömrü kısa oldu” deyiveriyor.
Üstelik değişik merkezlerde ama aynı anda.
Örgütlülük diye ben buna derim!
Baykal döneminin örümcek bağlamış kadroları, “Kılıçdaroğlu rüzgârı dediniz ama sonuç ortada.” diyerek attılar kendilerini ortaya.
Kazan kaynamaya başladı.
Bu durum pek çok samimi CHP’liyi üzdü, üzüyor.
Bunun adını koyanlar var.
Hemen her yerde tekrar ediyorlar ama ben yazmayacağım.
Kendi düşüncelerimi ise paylaşmak isterim.
CHP’de Kılıçdaroğlu ile başlayan yaklaşık bir yıllık süreci takip edenler, kısa sürede yapılan işleri takdir ediyorlar. CHP tabanında, Kılıçdaroğlu’na duyulan güven kadar Baykal ve ekibine duyulan tepki, dikkat çekiyor.
Bu anlamda CHP’de kaynayan kazanlara üzülmek yerine sevinmek gerekir.
CHP’de heyecanını kaybetmiş, iktidar olmanın hayalini bile kuramayanlarla bir hesaplaşma yaşanmalıdır. Yenilenmenin ve seçim öncesinde ipuçlarını gördüğümüz yeni CHP’yi kurmanın başka bir yolu yok.
Akla şu soru gelebilir:
Kılıçdaoğlu ve ekibi bunu başarabilir mi?
Başaramazsa, sözün ve CHP’nin bittiği yere gelinmiş demektir.
Hiç değilse üzüntü kaynağı olmaktan çıkar.