İnsan olmak için seksen yedi bin yılımız var…
Hocamın kalemine sağlık geçen hafta döktürmüş ‘Yaşayan ve Düşünen İnsan Üzerine’…
Düşünmenin bende olmadık etkiler yarattığı kesin…
Hocamın kalemine sağlık geçen hafta döktürmüş ‘Yaşayan ve Düşünen İnsan Üzerine’…
Düşünmenin bende olmadık etkiler yarattığı kesin…
Kendimin insan olup olmadığımı düşünmek de buna dahil…
En çok kafama takılan konu ise insanların birbirine yapmaktan çekinmediği bunca kötülük için nereden cesaret bulduğu…
Bu noktada tıkanıyorum işte…
Ne günah işlersen işle, ne kötülük yaparsan yap ya da Hz. Mevlana’nın deyişiyle ‘Bin Kere Tövbeni Bozmuş Olsan da Yine Gel’ sözü müdür? kilit nokta bilemiyorum…
Bunun yorumunu yapacak bilgi birikimine de sahip değilim…
Zaten o nedenledir ki ben düşününce kopuyorum Dünya’dan…
Tıpkı Voyager gibi…
Onun şansı geri Dünya’ya dönemeyecek olması…
Ben ise çabuk dönüyorum kendi dünyamdan çıkıp gerçek dünyaya…
Voyager’ın tarihi misyonunu hatırlamak gerekirse saatte 60.000 km. hız ile uzayın derinliklerine doğru yoluna devam ediyor…
Gönderiliş tarihi ise 1970 ‘ li yılların sonları…
Güneş sistemimizden çıktıktan sonra bize en yakın yıldıza ulaşması için seksen yedi bin yılı daha var önünde gideceği…
Yani başka bir deyişle ilk yıldızda canlı varlığa rastlanacağını düşünsek bile en azından şimdilik 45.727.200.000.000 km yakınımızda insan olmadığı kesin…
( 87000 yıl * 365 gün * 24 saat * 60000 km = 45.727.200.000.000 )
Voyager’in içerisinde tüm canlıların sesleri kayıtlı…
55 ülkenin kendi dilinde selamlaması da var tabiî ki kayıtlarda…
Merak etmeyin Türkçe olarak da kayıtlı tabiî ki…
Yanlış hatırlamıyorsam ’Sabah Şerifleriniz Hayrola’ diye bir kayıt göndermişler Voyager’la…
Yola gece çıkıldı ya, sabahleyin orada olacağımız düşünülmüştür mutlaka…
Yani anlayacağınız Voyeger’daki kayıtları başka yıldızlarda var ise yaşayanların bulup, anlaması ve de onların ışık hızıyla bile olsa gelip Dünya’mıza bakması için en iyi varsayımla seksen yedi bin yıl var…
Biz birbirimizi tanıyoruz zaten özümüzde ne olup ne olamayacağımızı biliyoruz…
Uzaydaki canlılara göstermelik de olsa insan olduğumuzu göstermek için seksen yedi bin yılımız var…
Torunlarımızın da kendilerini helak etmelerine gerek de yok aslında…
Uzaylıların geldiklerinde bizleri eleştireceği tek konu neden bu kadar çok farklı ses çıkarttığımız olacaktır…
Bence de sadece ‘MÖ’ diyerek de anlaşabilirdik…
Milattan Sonra dediğimiz ‘MS’ ise zaten hepinizin bildiği ‘MÖ’ den sonra…