Kasabalı olarak yaşamak istiyorum
Kasabalı olarak yaşamak istiyorum
Yenişehir’i kasaba, kendimizi de kasabalı olarak tanımladık.
Bazen şikayet etsek te çoğu zaman hoşumuza gitti bu durum.
Büyüdük, büyüyoruz, geliştik, gelişiyoruz derken bile bir yerimiz hep kasabalı olarak kaldı.
Yine aramızda kalsın ama ben galiba bu kasabalı halimizi seviyorum ve özleyeceğim.
Evet, birçok kez şikayet ettim.
Bakın neler söylemişim:
——-
Köy kökenliyiz ve şehre gelirken alışkanlıklarımızın yanında traktörümüzü, römorkumuzu hatta tüm tarım araç gerecimizi taşıyoruz
Şehir yaşamına özgü kurallar manzumesinden haberimiz yok. Olsa da umurumuzda değil.
Kuralsız bir yaşamdan geliyoruz.
Düğün yapıyoruz, silah atarak eğleniyoruz.
Eğlenirken çıkardığımız gürültü, tüm şehre yetecek ölçülerde.
Aracımız içinde dinlediğimiz müzikten, istiyoruz ki bütün mahalle yararlansın.
Bulunduğumuz her noktada tüketiyor, tükettiğimiz her şeyin çöpünü yere atıyoruz.
Üçümüz, beşimiz bir aradaysak, herkese açık bir mekânda olduğumuzu unutuyor veya önemsemiyoruz.
Birilerinin oğlu, ötekilerin kızı, onun işi, ötekinin parası ya da parasızlığı bizim sevdiğimiz sohbet konularımız.
Çoğu kez bildiğimizi değil, duyduğumuzu konuşuyoruz. Bazen de uyduruyoruz. Dedikodu ise vazgeçilmezimiz.
Ciddi işlerin insanı olamıyoruz.
İçinde bulunduğumuz durumu anlamaya çalışmıyoruz.
Durumun gereğini yapamıyor, yaptıklarımızın sonuçlarını görmüyor, hatalarımızı kabullenmiyoruz.
Üretirken de tüketirken de zihniyet olarak da pratik olarak da kasabalıyız.
Biraz yılgın, yorgun, ürkek ve biraz da tembeliz.
Günlük yaşam içinde hiçbir konuda müdahil olamıyor, olanlara ise “Sana ne” diye çıkışıyoruz.
“Benden duyduğunu söyleme” uyarısı yapmadan bir bilgi veya görüşü paylaşamıyoruz.
” Ben başımı derde sokmam”, “ En iyisi Tribün, otur seyret, kim ne yaparsa yapsın”
“ Sen mi düzelteceksin” vb. şeklinde uzayıp giden cümleler, birey olamamanın, kendine güvenememenin sonuçları olsa gerek.
Hâlbuki şehirli olmak; birey olmak, kendi ayakları üzerinde durmak değil mi?
Şehirli olmak; kendine güvenmek, kurallara inanmak ve onlarla yaşamayı bilmek değil mi?
Şehirli olmak birlikte yaşamayı ve kurallarını bilmek değil mi?
Kim bilir belki de bunlar kasabalı olmanın özellikleri değildir.
Belki de bunlar sadece eğitimle ilgilidir.
Evet, ama bizler eğitim bakımından da kasabalı değil miyiz?
————
İşte böyle.
Ben, geçmişten bu yana şikayet ettiğim bu kasabalı insanı seviyorum.
‘Kasabalı’ sıfatı beni eskisi gibi tedirgin etmiyor.
Belki, bir parçası olmam nedeniyle,
Belki kaybetmek üzere olduğumu düşündüğüm için,
Belki de samimi bulduğum için.
Daha saf ve daha temiz kaldığına inandığım için
Belki hiçbiri…
Belki de sadece yaşlanmakta olduğum için.
Hangi nedenle olursa olsun.
Ben, kasabada, kasabalı olarak yaşamak istiyorum.