KORKAK DEĞİL BECERİKSİZSİNİZ

“Bir şehrin otoparkı yoksa orası sadece otoparktır”

Bu sözü ilk okuduğumda doğal olarak ilk aklıma gelen Yenişehir oldu.

İnsanın ihtiyaç duyduğu her alan, otopark olarak kullanılıyor.

Kaldırım işgalleri yetmiyor, hemen yanına park eden araçlar yolun yarısını işgal ediyor.

Bu yetmiyor, şehir içi dolmuşlar da yolun ortasında, nerede yer bulurlarsa orada duruyor.

İşyerlerine servis yapan dağıtım araçları ile dükkanının önünü açık tutmak için esnaf tarafından konulan araç-gereci hiç saymıyorum.

Bütün bunlar, herkesin gözü önünde yaşanıyor.

Bu ilçenin yönetiminden sorumlu olanlar da dahil olmak üzere herkes şikayet ediyor.

Konu kiminle ve hangi makamla konuşulursa konuşulsun sorunun adı var, çözüm yok.

Ben, bu kadar şikayet edilen bir konuda bir şey yapılamayışını anlamıyorum.

Sorunun temelinde hep aynı bakış açısı mı var? Diye soruyorum.

Nedir o?

Büyük iş yapma merakı.

Bizleri yönetenlerin böyle bir merakları var.

Bu merak yüzünden yapılabilir olanlar yapılmaz.

Bu merak yüzünden, küçük çabalarla katlanılabilir hale gelebilecek birçok sorun; köklü ve kalıcı olmadığı gerekçesiyle yıllarca sorun olarak kalır.

Bunun en güzel örneği, birçok belediye başkanının seçim bildirgesine girdiği halde bir türlü yapılamayan kültür sarayı projesidir.

Neden bu insanlar, beş yüz kişilik çok amaçlı salon yapmazlar da kültür sarayı yapma sözü verirler?

Cevabı açık.

Tamamında büyük iş yapma sevdası var.

Büyük iş yapma sevdası, mevcut sorunun küçültülmesinde işe yaramaz.

Yapılması gereken ise sorunun küçültülmesine yarayacak küçük işler yapmaktır.

Yenişehir’in bir türlü çözülemeyen trafik ya da otopark sorunu da böyle bir şey mi?

Bizi yönetenlerin her defasında niyetlendikleri ama bu sevdaları yüzünden erteledikleri bir iş mi?

Yaya kaldırımını kullanıma açamamanın, trafik kuralı koyup uygulamamanın başka bir adı var da ben mi bilmiyorum.

Yaya diye bir derdimiz zaten yok da araç trafiğini de işlemez hale getiren ve bakan herkesin gördüğü tablo şöyle:

Şehrin en işlek ve en merkezi yerinde, Anıt önünde bulunan döner kavşakta 7 tane durak var.

Beş tanesi, şehirlerarası yolcu indirme-bindirme durağı. Bir taksi, bir de şehir içi dolmuş durağı.

Aynı alanda duraklama yapan ve yolcu alıp indiren servis araçları ile özel araçları yine hiç saymıyorum.

Bu duraklar da kendiliğinden oluşmuş değil.

Adıyla sanıyla bildiğimiz durak.

Yani tamamı, bu ilçenin trafiğini düzenleyenler tarafından belirlenmiş.

Döner kavşaktan, hangi yöne giderseniz gidin yolun bir tarafında park etmiş araçlar var.

Aslında ayrıntılı olarak anlatmaya gerek yok.

Durum ortada ve herkes görüyor.

Peki, ne olacak?

İşte bu sorunun cevabı yok.

Sorunun muhatapları bu soruyu çok sevmiyor.

Büyük bir ihtimalle sihirli bir değnek bekliyorlar.

Birisi çıkacak ve bu şehrin trafik sorununu çözecek zannediyorlar.

Ama inanın böyle bir şey olmayacak.

İhale sizde kaldı ve bu işin bütün sorumluluğu sizin.

Yenişehir’de yaşanan hiçbir sorun, bunun kadar büyük ve acil değil.

Girilemeyen sokaklar, yürünemeyen yollar da dahil buna.

Bu konu benim anlattığım düzeyde bir sorun olmadığı ve benim abarttığım da söylenebilir ama gerçekçi olmaz.

“Alınması gereken tedbirleri biliyoruz ama siyasi olarak zarar göreceğimizi düşünüyoruz” diyorsanız,

Ben de derim ki yalan söylüyorsunuz.

Sizler korkak değil, beceriksizsiniz.

Konu trafikten açılmışken bir hatırlatma yapayım.

Yenişehir belediyesi tarafından park alanı olarak belirlenen yerlerde görev yapanlar, alana giren araçları çok iyi takip ediyor ve ücretlendiriyor.

Bu iş sorunsuz çalışıyor.

Sorun şu ki bu görevliler makbuz kesmeyi sevmiyorlar.

Aracımı her park ettiğimde, ücret ödemiş bir kişi olarak yine her defasında makbuzumu istemek zorunda kaldığımı hatırlatmak isterim.

Dikkat etmek lazım.

Makbuzsuz para almamak lazım.

Denetlemek lazım.