Ne anladık ne anlatabildik
Çok konuşulan, çok tartışılan konulara dikkat ettim. Aralarında ortak bir nokta var. Genellikle çok konuştuğumuz konularda çok az şey bildiğimizi gördüm.
Futboldan siyasete kadar hemen her konuda çok konuşuyoruz. Bizi duyanlar konunun uzmanı olduğumuzu bile düşünebilirler.
Çok konuşulan, çok tartışılan konulara dikkat ettim. Aralarında ortak bir nokta var. Genellikle çok konuştuğumuz konularda çok az şey bildiğimizi gördüm.
Futboldan siyasete kadar hemen her konuda çok konuşuyoruz. Bizi duyanlar konunun uzmanı olduğumuzu bile düşünebilirler.
Gerçek ise böyle değil.
En azından ben böyle düşünüyorum. Bana göre bildiğimiz konular dışında daha çok konuşuyoruz.
Atatürk konusu da böyle.
Bu ülkede Atatürk’ü anlamanın ve anlatmanın önüne hiçbir zaman bir engel konmadı, konamadı.
12 Eylül gibi bazı özel dönemlerde bile “ özde” olmasa da Atatürk’ün anlatılması istendi. Cumhuriyet okullarında her zaman en önemli konular arasında oldu. Yani gereken önem verilmeye çalışıldı. En azından görünür olan buydu.
Öyleyse bizim insanımız Atatürk’ü neden gerçek kimliği ile tanıyamadı. Nerede hata yapıldı?
Tek bir davamız ve tek bir yolumuz var ve bu uğurda bilmemiz gereken tek bir gerçek var. O’da, Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü çok iyi anlamak ve anlatmak.
Bizler, hem anlamaya çalışınken hem de anlatmaya uğraşırken aynı hatayı yaptık. Atatürk’ü tarif etmeyi öğrendik ve tarif ettik. Ne anladık ne anlatabildik.
Yıllar sonra, 30 Ağustos zafer bayramının 88. yılında hâlâ tam anlaşılamayan, anlatılamayan Atatürk’ü anlamaya çalışmak en doğru bir yöntem ve çıkış yolu olabilir.
Eğer Atatürk’ü anlatmak istiyorsak ilk önce O’nu anlamak gerekiyor.
Bana göre Atatürk, hemen hiçbir dönemde O’nu bilenler tarafından anlatılmadı. Atatürk’ü tanıdığını düşünenler yanılıyordu. Onlar Atatürk’ü en büyük asker, en büyük devlet adamı, en büyük öğretmen, en büyük lider gibi klişe cümlelerle öğrenmişlerdi ve sonrasında da bu kalıpların dışına çıkmayı başaramadılar.
Kısaca Atatürk’ü anlamadan anlatmak zorunda kaldılar. Tıpkı yıllarca İngilizce dersi aldığı halde Nasılsın? Diyemeyen öğrenciler gibi Atatürk seven ama O’nu tanımayan öğrenciler yetişti.
Sevmemiz gerektiğini öğrendik, büyük insan olduğunu öğrendik ama nedenleri konusunda eğitilmedik.
Atatürk’ü anlamamak, Atatürkçülüğün farklı ideolojiler karşısında seçenek olarak geliştirilmesine engel oldu. 2010 yılında yaşanan sıkıntıların temelinde belki de bu gerçek var. Atatürk’ü, ezberlediğimiz birkaç özdeyişi ile anmayı, rozetini takmayı ya da resmini asmayı yeterli gördük.
Sonuç olarak üzerinde konuştuğumuz birçok konuda olduğu gibi Atatürk konusunda da düşüncelerimizin bilgi kaynağı oluşmadı.
Ne yapılabilir?
İlk olarak, 19 Mayıs 1919 ile Cumhuriyet’in ilanına kadar olan 4 yıllık dönem her türlü kaynaktan bütün yönleriyle araştırabilinir.
Hiçbir şey bilmediğimiz varsayılarak yapılacak bu araştırma, Cumhuriyet sonrası yapılanları daha kolay anlamamızı sağlayacaktır.
Bu dönemde olup bitenleri anladığımızda da Atatürk’ü anlamamız mümkün olacak İşte o zaman Atatürk hakkında açılmaya çalışılan karşı cepheye, doğru tavır koyma imkanı bulacağız.