Neye saygı var ki aşka olsun…
Geçen hafta bahsetmiştim ortalığın karışacağından, sapla samanı karıştırmak hususuna çok sık şahit olmam nedeniyle…
Tüm taşların dökülmesi de işin cabası, eteklerdeki…
Geçen hafta bahsetmiştim ortalığın karışacağından, sapla samanı karıştırmak hususuna çok sık şahit olmam nedeniyle…
Tüm taşların dökülmesi de işin cabası, eteklerdeki…
Milyonların izlediği ve de ertesi gün olumlu ya da olumsuz yorumladığı dizide gözden kaçan husus yine aşk oldu, aşk olsun yani…
Aşk olsun dedim, biraz abesle iştigal ettim ama olsun…
Aşk olsun dememle kimsenin aşka izin vereceğine ihtimal vermem söz konusu değil elbette…
İlgiyle izlenen diziyi eleştirirken kimsenin bahsettiği yok, filmin üzerine kurulduğu aşktan…
Eleştiriler haremdi, şarap haramdı, o hilafeti temsil ediyordu, üç kıtaya hükmediyordu falan filan diye uzayıp gidiyor…
Elbette herkes kendi düşüncesine göre haklı…
Bunun başka bir izahı da olamaz zaten…
Ancak gözler neden aşkı görmez?
Peki, yürek neden aşkı sezmez?
Neden Nasrettin Hoca’yı haklı çıkartacak davranışlar sergilenir inatla?
Bilenler bilir, Nasrettin Hoca bir mecliste iken eşeğini kaybeden bir köylünün yanına gelip kendisinden yardım istemesi üzerine köylüye biraz beklemesini söyler…
İlerleyen dakikalarda da bir ara sözü içeceklere getirir ve “Ey millet, mey sever misiniz?” diye sorar…
Lafı herkes kendine göre algıladığından çoğunluk rakı ya da şarap olarak düşünüp homurdanır…
Bunun üzerine Hoca meşki sevip sevmediklerini sorar, milletin homurtusu artar…
Hoca en son olarak da en genel haliyle “Ey millet aşk nedir bilir misiniz?” deyince insanlar Hoca’nın yanından kalkıp gitmeye başlar, Hoca’nın aklından şüphe ederek…
Bunun üzerine Hoca eşeğini kaybeden köylüye döner ve “Kaybettiğinin yerine bunlardan istediğini alıp götürebilirsin” der…
Aşk yoksa Mahidevran da olsa can çekmez…
Aşk var ise Hürrem’den başkasını göz görmez…