OTOBÜS’TEN İNDİM BMW’YE BİNDİM
Hafta sonu kitapçıda gezinirken kişisel gelişim kitaplarından biri gözüme çarptı, Baybars Altuntaş’ın yazdığı ‘Otobüsten İndim, BMW’ye bindim’ adlı.
Uzun zamandır yabancı girişimcilerin başarı hikâyeleri ile dolu kitaplar piyasadaydı. Oysa şimdi zirveye tırmanmayı başarmış bir Türk, başarısının sırrını okurlarla paylaşıyordu. Merakla raftan alıp incelemeye başladım…
Onu uzun yıllardır medyadan takip ediyordum. Kendisi Türkiye’nin girişim gurularından biridir. Ancak ilgimi çekmesi bu değildi. Liseden okuldaştık. Hatta aynı sene mezun olmuştuk. Daha o zamanlar farklı olduğunu hissettiriyordu. Hocaların gözdesi, cin gibi, yaman bir çocuktu…
İş hayatıma yeni başladığım günlerdi. Bir gün gazetede resmini gördüm. Şaşırdım. Deulcom adlı firmayı kurmuş, tur operatörlüğü, hosteslik gibi pek çok alanda gençleri yetiştirip, iş hayatına hazırlayan sertifika programları düzenliyordu. Daha o yaşta başarısı medyaya yansımıştı. Yıllar içinde de başarılarına yenilerini ekledi.
Kanal Bloomberg’de ‘Dragons’ Den’ adlı bir yarışmayı seyretmişseniz onu hatırlarsınız. Programda kendisine fikirlerini sunan adaylar arasından, bir ışık yakaladığını girişimci yapıp ortaklık teklif eden dragonlardan biriydi.
Beni en çok etkileyen ise son başarısı olmuştur. Bir Türk olarak gurur duyduğumu söylemeliyim. 2010’da ABD Başkanlık Girişimciler Zirvesi’ne dünya çapında seçilen ve Başkan Obama’nın davetlisi olan yüz elli girişimciden biri olmuştu. Başbakan’ın mektubunu Obama’ya elden teslim etmiş, Obama ile CNN’de ve BBC’de girişimciliği değerlendirmişti.
Örnek alınacak bir hayat hikâyesi olduğundan yazmayı faydalı gördüm. Kitabı henüz bitiremesem de şiddetle tavsiye ederim. Zaten başarısı baskıya yansımış. Steve Jobs hakkında yazılan kitabı sollayarak iki haftada on bir baskı yaparak zirveye oturmuş. Her girişimci adayın ondan öğreneceği çok şey var.
Baybars Altuntaş, öğretmen bir anne ile asker bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Daha lise yıllarında çalışmaya başlamış. Ticarete yatkın zekâsı ile memur zihniyetini benimsemeyen bir gençmiş, o günkü düşünceleri de gelecekte iş hayatına yansımış.
Bunu şöyle dile getiriyor satırlarında: ”Hayata SSK’lı olarak değil, Bağ Kurlu olarak devam edin. Veren el, alan elden üstündür.”
Altuntaş, “Yaşadıklarımı rüyamda görsem inanmazdım”, diye anlatıyor. “Torpilim yoktu, param yoktu, çevrem yoktu. İşin kolayına kaçıp, ‘Batsın bu dünya,’ diyebilirdim. Ama demedim. Ben yapabildiysem siz de kolaylıkla yapabilirsiniz.”
Girişimciliğin 81 sırrını açıklarken girişimciyi de şöyle tarif etmiş: ”İş planı doğrultusunda gerekli oyuncuları iyi tespit edip tüm senaryoyu yazan kişidir.”
Girişimci adaylarına en başta verdiği mesajında ise bakın ne diyor: “Ne kaybederim? kadar kritik bir soru yoktur. Ne kazanırım değil, ne kaybederim, bunu hesap edin. İşe başlamak bitirmenin yarısıdır. Aldığınız risk eğer yerine koyabileceğiniz bir riskse, risk almaktan korkmayın. Eğer yerine koyulamayacak bir şeyi riske ediyorsanız, o zaman bir kez daha düşünün. “
Ülkemizdeki girişimcilik anlayışına parmak basarken gelişmiş ülkelerle olan düşünce farklılığını ise şöyle ele almış: “McDonald gibi fastfood restoranları binlerce şubesinin olduğundan bahsedip övünüyorlar, bizim lahmacuncu, dönerci esnafımız şubemiz yoktur diyerek övünüyor. Seksenli yıllarda McDonald Amerika’dan kalkıp Taksim’e gelip, ilk şubesini açtığında bizim İskender Kebapçısı Bursa’dan kalkıp gelmemişti. Bu kadar taban tabana zıtlar.”
Kitap sadece girişimciler için değil her kesimin yararlı bir şeyler bulabileceği türden. Kira kontratında nelere dikkat etmemiz gerektiğinden, bankada hesap açarken nasıl pazarlık edeceğimize kadar her türlü sırrı açıklamış.
Altuntaş’tın girişimciliğe yönelik aforizmalarından bir kaçı:
• Kısa farlarınızı değil, uzun farlarınızı çalıştırın.
• Bardağın dolu kısmına bakan ‘girişimci’ olur, boş kısmına bakan ‘memur’ olur.
• Siyasetten uzak dur, siyasetçiye yakın dur.
• Girişimcinin en çok sevmesi gereken üç sayı vardır; 7-24-365.
• Kilis’te pekmezi olanın, sineği Bağdat’tan gelir.
Bu kitapla aslında girişimci adaylarını kendi penceresinden bakmaya davet ediyor. Bir öğretmen çocuğu olarak ben yaptıysam, daha iyilerini sizler de kolaylıkla yapabilirsiniz diyerek, yaptığı her şeyi ve nasıl gerçekleştirdiğini bütün samimiyetiyle anlatıyor.
Henüz bir üniversite öğrencisiyken, tek sermayesi olan 400 dolarla, yapmayı planladığı işle ilgili gazeteye reklam vererek pazara giren genç adam, bugün milyonlarca lira kazanan bir guru, başarısını dünyaya duyurmuş bir Türk girişimcisi.
Nice Baybars’ların yetişmesi ve daha nice büyük başarılara imza atılması dileğiyle…