Utanacağım…
Bu yazıyı yazarken günlerden 03 Eylül 2010…
Ama siz ancak 06 Eylül 2010 günü okuyabilmiş olacaksınız…
10 Eylül 2010 günü yazacağım yazıyı ise 13 Eylül günü okuyabilirsiniz…
Bu yazıyı yazarken günlerden 03 Eylül 2010…
Ama siz ancak 06 Eylül 2010 günü okuyabilmiş olacaksınız…
10 Eylül 2010 günü yazacağım yazıyı ise 13 Eylül günü okuyabilirsiniz…
Uzun lafın kısası ağzını hayra diğerini de bayıra aç derler ya…
İşte o hesap, ya oyunuzu Hayır’a ya da bir yerinizi Evet’e açacağınızı bildiğim için kendi üzerime düşeni yapmış olma iç huzurunu yaşayabilmek için daha da geç olmadan bir şeyler yazmak istiyorum…
Oyların fifti fifti yani yarı yarıya birbirine eşit olabileceği kamuoyu yoklamalarında gözüküyor…
Bu kadar yüksek bir oranda yanlışa oy verecek olanlarla aynı ülkenin havasını teneffüs ediyor olmanın utancı bana yetse de olur ya kararsız olan bir kişi bana uyar da bir oyla farkla Hayır’lara vesile olunur hayaliyle son şansımı denemek düşüncesindeyim…
Başka ne yapabilirim ki…
Ne dağıtacak kömür torbam var ne de yetmiş bin rekorunu geçecek kadar halka iftar yemeği verecek bütçem var…
Bu rekorun asıl adı vergi kaçırma rekoru olsa da bunu anlatmaya ne benim gücüm yeter ne de bunu anlamak isteyen biri ortaya çıkar…
Hay Allah yahu, gerçekten inanamıyorum artık gelinen nokta itibariyle sağlıklı olan bir toplum olduğumuza…
Çevreye Bakan birisi ( muhtemelen bakmak için en çok tercih ettiği trendir ) şarkıcı Tarkan ile polemiğe girerek sanatçıların kendi işlerini icra etmesini istemiş ve “Ben de şarkı söylemeye kalsam nasıl olur” diyerek espri de döktürmüş…
Halbuki Çevreye Bakan gözleri demir raylar üzerinde giden araçlardan biraz olsun uzaklaşsa, çok iyi ve başarılı köy imamı olabilecek ama hala ülkeyi yönetmekte ısrar eden İmam Hatip mezunu kişileri de görür, onları da bu konuda uyarır…
Yıllardır bu kafalardan utanıyordum, şimdi de utanıyorum…
Böyle giderse bundan sonra da sevile sevile utanacağım…