Yapılan işler fazlasını hak ediyor
Yenişehir Halk Eğitim Merkezi, 2009–2010 eğitim-öğretim yılında çeşitli branşlarda açtığı kursların yılsonu sergilerini ve belge dağıtım törenlerini geçen hafta bitirdi. Halk Eğitim Merkezi Müdürü yapılan çalışmaları anlatırken, 123 tanesi köylerde, 167 tanesi de merkezde olmak üzere toplam 290 kurs açtıklarını ve bu kurslardan 4777 kişinin yararlandığını söyledi.
Yılsonu sergisi nedeniyle yapılan tören, her zaman olduğu gibi Aydoğdubey İlköğretim Okulu bahçesi olan “öğretmen lokali çay bahçesi”nde yapıldı. Yenişehir protokolü, daire amirleri, kursiyerler ve gösteri ekiplerinden oluşan topluluk iç içe geçmiş bir vaziyette tören izledi.
Yıllardır birileri fark eder diye yazmadım. Kimse fark etmedi. İlçe Milli Eğitim Müdürü Osman Şeker’in konuşması sırasında, tören alanı ile ilgili olarak “ burada çok güzel bir ortam var” demesi beni tetikledi.
Orada güzel bir ortam yoktu. Bir yıl içinde yapılan etkinlikler ile ilgili bir töreni, bir okulun bahçesine sıkıştırarak çok güzel bir ortam oluşturamazsınız.
Etkinlikler; çaplarıyla ve işlevleriyle doğru orantılı yer seçimleri gerektirir. Bu anlamda, Halk Eğitim Merkezi’nin bu etkinliği için seçilen yer doğru değildir ve bu yerde “ çok güzel ortam” oluşturmak mümkün değildir.
Etkinliğin çapına uygun bir mekan değildir. Bu törenleri bu yıl ilk kez izleyen İlçe Milli Eğitim Müdürü Osman Şeker, bu durumu fark etmelidir. Yıllardır, bu tören için kullanılan bu alan değiştirilmeli ve daha geniş bir alanda çok daha güzel ortamlara taşınmalı.
Kullanılan alandan rahatsızlık duymak ve sadece on beş dakika düşünmek; yeni bir yer bulmak için yeterlidir. Her cümlenin başında ve sonunda teşekkür etmeyi ihmal etmediğiniz kursiyerlerin ve yakınlarının bu ortamdan tat almaları, mutlu olmaları da mümkün değil.
En önemlisi; onca emeğin gösteri alanı olan bu sergilerin, amacına hizmet etmesi gerekir. Başarılı işler yapıldığını söylerken takındığımız samimiyet ile bunların sergilenmesi sırasında gösterdiğimiz özensizlik çelişiyor. Yapılan işler; “bitse de gitsek” anlayışından fazlasını hak ediyor.
BİRİNCİ DEMEK YETERLİ
Tahirağa İlköğretim Okulu tarafından başlatılan ve bu yıl dördüncüsü yapılarak geleneksel bir nitelik kazanan türkü yarışmasını izledim. İlköğretim okullarımızın katılımıyla yapılan yarışmaya bu yıl 12 okuldan 19 öğrenci katıldı.
Bu yıl anladım ki bu etkinlik; üzerinde konuşulacak düzeye gelmiş. Güzel başlayan ve devam etmesi gereken birçok etkinlik sürdürülme noktasında yeteri kadar destek şansını bulmadan yok oluyor.
Hemen her dönemde belli noktalara kadar taşınmış olmasına rağmen bir türlü kalıcı hale getirilemeyen halk oyunları, bunun iyi bir örneğidir. Türkü yarışması açısından böyle bir risk görmüyorum.
Ancak, burada da yapılması gerekenler var. Türkü yarışması, yarışmacı öğrencilere, yarışacakları ortamı hazırlamak ve dereceye girenlere bağlama hediye etme, noktasından daha iyi bir yere taşınmalıdır.
Türkü yarışması; Yenişehirli insanlardan oluşan kendi saz ekibini kurmalı hatta oluşturacağı jüri üyelerini bile aynı kaynaktan çıkarmalıdır. Yenişehirli insanlardan oluşacak bir saz ekibi ile daha uzun süreli çalışma şansı bulacak yarışmacı öğrenciler daha rekabetçi bir ortam oluşmasının da nedeni olacak ve türkü yarışması işte o zaman gerçek anlamda kalıcı bir etkinlik olacaktır.
Dereceye giren öğrencilere verilen bağlamalar, bu anlamda doğru seçimlerdir. Yönlendirmenin, nereye doğru olması gerektiğini de göstermektedir. Türkü yarışması iyi bir projedir ve bu noktaya getirilmesinde emeği olanlara edilecek en iyi teşekkür; projenin bundan sonraki aşamasında yer almak, destek vermek olur.
Türkü yarışmasının “ seneye olacak mı acaba” endişesi yaşamadan, eksikleri giderilerek devam edeceğine inanıyorum. Son olarak; yarışmanın birincisi olan öğrencilerin kral ve kraliçe olarak adlandırılması ve taç takılmasının doğru olduğunu düşünmüyorum.
Yarışmanın birincisi demek yeterli olur.