Yenişehir’de Milli Eğitimsizlik
Çocuğunuzun ilkokula başladığını düşünün.
Yeni bir heyecanla ve büyük umutlarla başlayan eğitim serüveninin ilk günlerindesiniz.
Süreç uzun,
İlkokul, Ortaokul, Lise, Üniversite diye sıralanan hedeflerin ilki ve belki de en önemlisi.
Çocuğunuz ev dışındaki hayatla ciddi anlamda ilk kez karşılaşıyor.
Okulda ilk gözlemler yapılacak, tecrübeler edinilecek, okuma-yazmanın yanında kalemin, silginin ve bir parça simidin nasıl paylaşıldığını öğrenecek.
Öğrendiği her şey, deneyimlediği her tecrübe kişiliğin ortaya çıkmasına, hayatın temellerinin atılmasına etki edecek.
Ancak bir bakıyorsunuz ki bu temel hiç de sağlam atılmıyor.
Bin bir umutlarla okula gönderdiğiniz çocuğunuzun dersleri sürekli boş geçiyor. Sınıf öğretmeni okulun ilk gününden beri her fırsatta rapor alıyor. Okul yönetimi ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ise bu soruna çözüm üretemiyor. Diğer sınıflardaki yaşıtları okuma-yazmayı sökerken sizin çocuğunuz ‘B’ harfini gördüğünde ‘Gözlük’ diyor.
Bir öğrenci velisi olarak içinde bulunduğunuz durumu varın siz düşünün.
İşte Akçeşme İlkokulu’nun 1-C sınıfı öğrencilerinin velileri aylardır bu psikoloji içindeler. Çocuklarının dersine girmesi gereken öğretmen her fırsatta rapor alıyor. Dersler boş geçiyor.
İddialar vahim,
1-C sınıfının dersine sürekli başka öğretmenler giriyor.
Bir başka velinin söylediğine göre Öğretmen bulsalar şanslılar. Boş geçen derslerde çocukları oyalamak için 7 ve 8. sınıflardan öğrenciler sınıfta görevlendiriliyor. Okulda görev yapan hizmetliler bile boş geçen derslerde sınıfa girerek gürültü yapan çocukları azarlıyor.
Velilerin iddiasına göre, sınıf öğretmenleri Subaşı İlkokulu’ndan Akçeşme İlkokulu’na Müdür Yardımcısı olarak gelmiş. Ancak Akçeşme’de müdür yardımcılığı başka bir öğretmene verilince bunu sorun etmiş ve rapor alarak derslere girmemeye başlamış.
Bir başka veliye göre mesele sendika çatışması. Derslere girmeyen öğretmenle, okul yönetimi arasında farklı sendikalara mensubiyetten ileri gelen bir zıtlaşma söz konusu.
1-C sınıfı eğitim-öğretim yılına 35 öğrenciyle başlamış. Dersler boş geçmeye başlayınca sayı 23 kişiye düşmüş. Velilere göre, çevresini ve nüfuzunu kullanabilen öğrenci velileri çocuklarını diğer sınıflara aldırmayı başarmışlar.
Bunun da bir yöntemi varmış. Nüfus müdürlüğüne gidilecek, ikamet adresi geçici süreliğine değiştirilecek ve okula tekrar başvurulacak.
Bunu yapıp çocuğunu başka sınıfa naklettirmeyi başaran bazı velilerin aklına uyan bizim veliler soluğu nüfus müdürlüğünde almış. Çaresizlikten her yolu deneyen aileler nüfus müdüründen de bir güzel azar işitmişler. ‘Bu yaptığınız suç, evinize polis gönderirim, bilmem kaç bin lira da ceza yazarım’ diyen nüfus müdürünün haklı olduğunu kabul etmekle beraber ‘Keşke kanunlar herkes için geçerli olsa’ diyorlar.
Çalmadıkları kapı kalmamış. Sabah okula çocuğunu getiren veliler sınıfa kadar gidip öğretmen bekliyor, gelmeyince her seferinde okul müdürünün odasında soluğu alıyorlar. “Okul yönetimi de bizden bıktı, artık hakarete varan cümlelerle terslenmeye başladık” diyen veliler İlçe Milli Eğitim Müdürü Musa Ayaz’a da defalarca başvurmuşlar. “Musa Ayaz’ın ağzı çok güzel laf yapıyor” diye konuşuyor velilerden bir tanesi ve ekliyor “Bize sürekli sözler veriyor, 2 ay önce sorunu en kısa sürede çözmek için bize söz vermişti, şimdi de yarıyıl tatilinden sonraya gün verdi.”
Bu arada hatırlatmam gerekir ki çarpık eğitim sistemimizde Musa Ayaz’ın kadrosu aslında Akçeşme İlkokulu Müdürlüğü’nde. Mevcut okul müdürü ise görevini vekaleten sürdürüyor. Vasıflardan çok siyasi tercihlerin gözetildiği eğitim sisteminde işler böyle yürüyor.
Bir başka velinin söyledikleri ise ilginç;
Musa Ayaz’ın “Konuyu sakın basınla paylaşmayın, ben sorunu en kısa sürede çözeceğim” dediğini söylüyor.
Ayaz, konunun basına yansımasından çekiniyormuş. Konuyla ilgili okuldaki sorunu tespit etmek ve velilerin şikayetlerini dinlemek üzere İlçe Milli Eğitim Müdürü’nden gönderilen görevlilerden bir tanesinin “Çok biliyorsanız gelin sorunu siz çözün” diyerek kendilerini terslediğini ifade ediyorlar.
Velilerden bir tanesi 23 öğrencinin velisini tek tek aramış, sıkıntımızı dile getirmek için bir araya gelelim diye çağrıda bulunmuş. Yalnızca 5’inin velisi gelmiş. 5 veli bir araya gelip Belediye Başkanı Süleyman Çelik’e gitmişler. Dertlerini anlatmışlar. Çelik, konuyla ilgileneceğini söylemiş, Musa Ayaz’ı aramış. Çaresiz bekliyorlar… Sürekli rapor alan öğretmen dönse bile çocuklarını kendisine emanet etmek istemediklerini de ısrarla tekrarlıyorlar.
Makam sahiplerinin arada bir aynaya bakıp, “Bu makama gelmemde etkili olan vasıflarım nelerdir?” diye sorması gerektiğine inananlardanım.
Musa Ayaz’ın, konunun basına yansımaması noktasındaki temennilerini boşa çıkarmış olmaktan ise oldukça memnunum.
Milli eğitimin siyasileştirildiği ve ticarileştirildiği bir ortamda yetişen çocukların geleceğinden ise şüpheliyim.
Bende bu okul ve bu sınıfla çok problem yaşadım . Okul evimin karsısinda ama ben cocugumu işyerine yakın olan okula vermek zorunda kaldım, sesimi duyurmaya çalıştım kimse beni dinlemedi buna rağmen orada çalışan mudur yardımcısının çocuğu ne büyük tesadüftur ki raziye öğretmene düştü haksızlık diz boyu …en son 147 Meb hattını aradim oradan geri okulun haklı olduğu yazısı geldi tekrar şikayette bulundum sonra şube müdürü aradı görüştük ilk başta çok tepkili davrandılar bana sorunlu veli muamelesi yaptılar birtek benim memnun olmadığımı hep şikayet ettiğimi söylediler ama görüyorum ki tek ben değilmiş,ilk defa çocuğu okula başlayan bir veli olarak hevesimi kursagima dizdiler emeği geçenherkesi kutluyorum.neyse en son şube müdürü Muhammed bey Özür diledi boynu bükük kaderimize razi olduk.